Sevilen her şey güzeldir,
fakat aksine her güzel olanın sevimli olması gerekmez.
Güzellik sevimliliğin bir parçasıdır, sevimli olmaktır temel olan.
Sevimli oldun mu, elbette güzellik de olur.
Bir şeyin parçası, tümünden ayrılmaz onunla beraberdir, birdir.
Mecnun'un zamanında Leyla'dan daha güzel olanlar vardı,
fakat Mecnun'un sevgilisi değildi onlar.
Mecnun'a Leyla'dan daha güzel olanlar var, onları getirelim dediler.
Dedi ki: Leyla'nın şeklini sevmiyorum ki ben;
Leyla bir şekil değil.
Elimde bir kadehe benzer Leyla.
Ben o kadehle şarap içerim.
Şu halde ben içip durduğum o şaraba aşığım.
Siz kadehi görüyorsunuz,
şaraptan haberiniz bile yok.
Bana altınlarla bezenmiş, mücevherlerle
süslenmiş kadeh sunsalar, fakat içinde sirke olsa, yahut şaraptan başka
bir şey bulunsa ne işim var o kadehle benim?
İçinde şarap olan eski kırık bir kabak kadehten, hatta o kadeh gibi
yüzlerce kadehten daha iyidir bence,
fakat şarabı kadehten ayırt edebilmek için bir aşk, bir şevk gerek.
Hani aç, on gün bir şey yememiş biriyle günde beş kere yemek yemiş bir tok.
İkisi de ekmeğe bakar amma tok, ekmeğin şeklini görür, açsa ekmeği
değil canı görür, can görünür ona ekmek.
Çünkü ekmek kadehe benzer, tadıysa içindeki şaraptır sanki, o şarap
ancak iştah, özleyiş gözüyle görülebilir.
Mevlana'nın kitabından