Müzik :
Müzik sözcüğü Yunann mitolojisindeki esin perileri Musa'ladan
kaynaklanır.Musa'ya ait,Musa'ya yaraşır bir sanat
anlamındadır."Dokuz eş yürekli kızdır bunlar,ezgiler söylemektir
bütün işleri /Dokuz Tanrısal kızı Zeus'un /
Klio,Euterpe,Thalia,Melpomene /
Terpsikhore,Erato,Polhymnia,Urania ve hepsinin başı sayılan
Kalliope./İşte budur Musa'ların insanlara verdiği / Musa'lardan
ve okçu Apollon'dan gelir yeryüzündeki ozanlar ve
çalgıcılar.Nasıl Zeus'tan gelirse krallar.
İlkçağ Uygarlıkları :
Mısır : M.Ö. 2850-332
Çalgı çalmak kahraman erkeklere değil nazlı kadınlara yakışır
düşüncesi hakimdir. Müzik ,dini törenlerin ve dansların olduğu
gibi,gündelik yaşamın bir parçası ve eğlence aracıdır.
Davul,Arp, def, darbuka,sistron, Çifte Flüt trompet, Üçgen arp,
kitara Su basılarak işleyen org önemli çalgılardır.
Sümerler : M.Ö. 4000-2300
Müzik dinsel tapınma törenlerine Özgü gizemli bir güç taşır ve
Şarap ve aşk gibi dünyasal zevklerin sesidir. İki değnekle
çalınanSantur Flüt, Lir,Arp, kamış , düdükler ve davullar, daha
sonraları trompetler
Çin : M.Ö. 2850-332
İlk olarak müzik eğitimde kullanılır. Çin tapınaklarında ve
saraylarında büyük bir koronun ve sayıları üçyüze varan orkestra
çalgılarının varlığından söz edilir. Çin tiyatrosunda müzik
olayları ve perdeleri birleştirici bir öğe olarak
kullanılmıştır. Davul, zil, sistron, bambu flüt.,ağız
orgu,çeşitli gong ve çanlar.
Hindistan : M.Ö. 2000
Veda adı verilen dört kutsal kitaptan biri olan Samoveda
dünyanın notaya alınmış en eski ezgilerini kapsar. Oldukça
karmaşık bir müzik kuramı olan hint müziği,melodi çizgisini
simgeleyen ragalar ve ritmi belirleyen tala’lardan oluşmaktadır.
En eski çalgı armudi gövdesiyle yedi teli olan vina dır. Bir
çeşit tanbur olan, Şikara, iki telli, sitar, Mızrapla çalınan
Rebab, Tavana asılarak çalınan ağır ve büyük bir boru şeklindeki
ramsinga, Glockenspiel ‘e benzeyen Kinneri, Büyük davullar,
nakkare, boyuna asılan davul, dümbelek, darbuka, çıngırak,ziller
İbraniler : M.Ö. 1050
Müzik ,tümüyle dinsel törenlere,tapınmaya ilişkin bir kavram
olarak sadece tapınakta yer alır. Okunan metinler Babil ve Mısır
şiirlerine dayalı ilahilerdir. Antifon denilen yöntem
İbranilerden günümüze kadar ulaşmış en eski yöntemlerden
biridir. Bu yöntemde dini lider, rahip, veya haham her dizenin
yarısını söyler, halktan oluşan koru diğer kısmını
tamamlar.,yada başta iki kişi ilk tümceyi sunar, koro onu
yineler.
Başka bir deyişle Antifon Rahip ile koronun düetidir.
İbranilerde danslar ve dünyasal müzik de gelişmiştir.İşçi
şarkıları, ağıtlar ve kutlama ezgileri, tarihte ilk kez bu
toplumda görülür. İbrani çalgıları mısır ve asur çalgılarının
benzeridir. Kinnor adlı on telli Arp, uda benzeyen Nebel,
santurun atası olan Pasenterin, boynuzdan yapılmış boru olan
Şofar, tulum ,kaval,tefin atası Tof, bronz ziller bu müziğin
başlıca çalgılarıdır.
Yunan : M.Ö. 2500
Müzik önceleri dinsel içeriklidir. Şenliklerde, tanrıların ve
yarı tanrıların yaşamındaki olaylar , pontomim dansları,çalgı
eşliği ve danslarla dile getirilir. Erkeklerden oluşan korolar,
Koro ile aynı sesi yada Bir oktav üstünü seslendiren Çalgılar
Aula,Flüt ve Kitara en eski eşlikçi yunan çalgılarıdır
Filozof Sisamlı Pythagoras M.Ö. 5-6, farklı büyüklükteki
çalgılarla bir dizi kavramı yaratmış, meydana gelen dizi tüm
müzik sisteminin ilk ve doğru tonlaması olarak günümüze
ulaşmıştır.
Platon müziğin, eğitimdeki yerinden, ve şiirsel astronomik
gücünden bahsetmektedir. Aristotales’e göre kötü müzik dinlemeye
alışanın kişiliği de kötü yolda gelişecektir .Bedenin disiplini
için beden eğitimi gerektiği gibi ,beynin disiplini içinde müzik
eğitimi gerekmektedir. Müziğin kişiliği etkileyici özelliğine
Ethos adı verilir.
Yunan müziğinde aynı sanatçının çalıp söylediği monodilere,
eşliksiz koro şarkılarına ( Acapella ) danslara eşlik eden
çalgısal müzik biçimlerine rastlanır. Bu biçim sonradan Rönesans
bestecilerine örnek olacaktır.
Eski Roma Müziği : M.Ö. 2850-332
Roma’da müzik öncelikle askeri törenler için kullanılmıştır.
Şavaşlarda etkin olması ve savaşçıları yüreklendirmek için
gürültülü çalgılar icat edilmiştir. Trompet,Korno, Flüt
Romalılarda kutsal bir çalgıdır. Çalgı sayasını arttırarak büyük
sesler elde edilmeye çalışılmıştır. Birçok Roma imparatoru ve
diktatörü müzik koruyucusu olarak bilinir. Hristiyanlığın ilk
döneminde yetişen; Agustinus ve Boethius gibi önemli
felsefeciler Müzik kuramına büyük katkılarda bulunmuşlardır.
Antik Müzik :
Yunan uygarlığı ve fenikeliler ...Roma İmparatorluğu - Bizans ve
Germen imparatorlukları
Ortaçağ 4.yy
4.yy OrtaçağKaranlık çağ olarak tarihe geçen ortaçağ,Kilisenin
bağnaz egemenliğinde,dünyasal zevklerden yoksun bırakılmış,
araştırma,keşfetme, kendini ve çevresini tanıma özgürlüğü
elinden alınmış insanın, yalnız ölümden sonrasına hazırlık
yapmaya güdümlendiği çağdır. Katolik kilisesinin ilk papazları
kilise içine çalgı müziğinin girmesini yasaklarlar.
Onlara göre ilk çağa ait çalgı müziği ,dünyasal zevkleri
çağrıştırmaktadır. Müzik,teksesli, kutsal,Tanrıya
adanmış,duaları kolay ezberletmeye yarayan, ayinlere tılsımlı
bir ortam katan ,araçtır. Kendilerinden önceki müziği
yasaklayan,var olan nota benzeri belgeleri yok eden
kilise,yüzyıllar boyunca müzik sanatını,kilise koroları ve
teksesli ilahilerle kendi egemenliği altında tutmuştur.
4.yy
Bizans Ezgileri:Teksesli ve makamsaldır.,ritim de süreklilik
yoktur. Nota simgeleri yerine ses düzeyini gösteren işaretler
kullanılmıştır. Önceleri kiliseye sadece org girmesine izin
verilmiş,daha sonra Noel gecelerinde,nefesli ve vurmalı
çalgıların da törenlerde yer aldığı Belgelenmiştir.325’de
Konstantin Hıristiyanlığı Roma’nın resmi dini olarak tanıyınca
ayin dili Yunanca’dan Latince’ye geçmiştir. Bu yüzyılda
Ambrosius İbrani ezgilerinin etkisindeki Antifon yöntemi ile
bilinen halk ezgilerini dinsel içerikli sözlerle birleştirmiş
günümüze kadar ulaştırmıştır
6.yy. Gregorius
6.yy GregoriusPapa Aziz Gregorius,o güne dek yaygınlaşmış tüm
ilahileri derleyip,halk ezgilerinden arındırır ve ciddi bir
dinsel müzik geleneğinin yerleşmesine öncülük yapar.
Schola Cantorum adıyla erkeklerin ve erkek çocukların eğitildiği
bir müzik okulu kurar. Neuma adlı alfabe harflerinden oluşan
nota isimleriyle ilahileri yazdırıp kalıcı olmalarını sağlar ve
çeşitli kiliselere eğitimci şarkıcılar göndererek törenlerde
aynı ezgilerin okunmasını sağlayarak kilise müziğine birleşik
bir kimlik kazandırır.
Ezgilerin teknik özellikleri: Teksesle, Latince sözler,eşliksiz
erkek korosu için,belli bir ritmik düzeni olmaması, makamsal
yapıda olması. Bu ezgilerle,ölümden sonrasını
düşündüren,kutsallığı yansıtan, huzurlu bir ortam duygusu veren
özellikler yansıtılmak istenmiştir. İlk Gregorius ezgileri el
yazması olarak 9.yy’dan günümüze ulaşmıştır
11.yy İlk Nota Ezgileri
Arezzo katedralinde rahip olan Guido,1030 yılında koro
çocuklarına duaları ezberletmek için bir yöntem bulur. Her yeni
sesin bir öncekinden daha yüksek başladığı bir halk ezgisi
öğretir.Sonra bunu Latince ve dinsel içerikli bir metne çevirir.
Elinin parmaklarındaki girinti ve çıkıntılara metnin ilk
hecelerini yazar. Böylece günümüzde kullanılan nota isimleri ve
porte kavramını müzik tarihine getiren ilk kişi olur. Utqueant
laxis (sonradan do olacaktır ) Resonare fibris Mira gestorum
Famuli tourum Solve polluti Labi reatum, Sancte ıonnes (
sonradan si ye dönüşecektir
Avrupa derebeylerinin şatolarında şarkı söyleyip şiir okuyan
gezgin ozanlar ( minstrels) yavaş yavaş kilise baskısından
kurtularak,dünyasal konulu ve yaşama sevinciyle ilgili,
ulaşamadıkları gizemli bir aşkı anlatan söz ve ezgiler ortaya
çıkarmışlardır. Değişik dönemlerde farklı isimlerle anılırlar:
Goliard,Jongleur,gleemn,troubadour,trouvere,
minnesinger,meistersinger gibi. Çalgıları arp,lavta ve fiddle
dir.Müzik biçimleri isa adlarını zamanın şiir biçimlerinden
alır:ballade,virilai,rondeau gibi
12-15.yy Gotik Dönem
12-15.yy Gotik DönemMimaride yüksek kuleli yapıları,özgün
üsluplu katedralleri ve geniş meydanları ile anılır. Kilise ilk
kez çok sesli müziği koşullu olarak kabul eder. Çok sesle gelen
süslemeler tapınma törenlerindeki ciddiyeti azaltmamalıdır.
İlk dönem Notre -Dame katedralinde başlar, bu dönemi izleyen
Eski Sanat 12.yy’ ın ortasından 13.yy’ a kadar uzanır. Ritim
öğesi belli bir kalıba oturtulur ve notalama şekli gelişir. Yeni
sanat döneminde ise bağnazlıktan Rönesans’ın yaşam coşkusuna
doğru bir geçiş gözlenir.Artık doğa, Güncellik ön plana
çıkmaktadır.Kilisenin tutuculuğuna başkaldırma başlamıştır.
Çoksesli müzikte yöntem birbirine uygun olarak düzenlenmiş
sesler olarak karşımıza çıkan Organum yöntemidir.
Bu yöntemde önceleri ,birbirini paralel olarak takip eden sesler
yerlerini, ters yönde hareket eden seslere bırakmışlar hatta,
ana sesin üstünde yer alma özelliğine kavuşmuşlardır. İlk sesin
yankılanması olarak bilinen Kanon yöntemi’ de bu dönemde doğar.
15.yy Rönesans 1450-1600
Yeniden doğuş demektir.Eski yunan ve Latin sanatının yeniden
keşfedilmesi, görsel sanatlardan edebiyata, müziğe kadar bir çok
Alandaki gelişmeler,matbaanın keşfi ve coğrafi keşifler bu
dönemi oldukça önemli kılar. Sanatçı kişisel duygularını dile
getirmenin, kendisini ve Çevresini sorgulayabilmenin zevkini
tatmaktadır. Anlayış tüm sanatlarda Doğalı yansıtmaktır.
Resimde Perspektif bulunmuş, Giotto’ nun resimleri, müziğe
derinlik getiren çok sesli tekniklere esin kaynağı olmuştur.
Dönemin egemen ruhu insancıldır. Dans müziği ,danslara eşlik
eden çalgılar, güçlü ritim yapısı,dinsel ve dindışı yapıtlarda
gelişen armonik yapı dönemin önemli özelliklerindendir. Çalgılar
artık artık yalnız insan sesine eşlik etmek için yada ,
eksiklikleri tamamlamak için kullanılmaz, çalgı müziği’ de vokal
müzik kadar önem kazanır. Rönesansın Burgonya ve Flaman
bestecilerle başlamıştır.
( Belçika,Lüxemburg,kuzey Fransa ve Hollanda) Dufay Rönesansın
ilk bestecisi olarak kabul edilir. 1501 ‘de Venedikte Giovanni
Petrucci ilk nota basımını yapar ve müzik geniş kitlelere Ulaşma
olanağı bulur. Bu dönemde metnin anlamını açıkça yansıtma
kaygısı homofoni’ nin bulunmasına yol açmıştır. Josquin Despres,
Johannes Okeghem, Giovanni de palestrine, Orlando di lasso Bu
dönemin en önemli bestecilerindendir
|