Vandal eylemler üzerine...
--Ramapithecus--
Gaziantep hayvanat bahçesinde sadece 15 milyona çalışan ve bu parayla
çocuklarını beslemeye çalışan bakıcısını parçalara ayıran Safiye adlı
kaplan...Bu hayvandan başka ne yapmasını beklerdiniz...sizce özgürlüğü için
yapabileceği en onurlu ve doğrudan davranış değil miydi? özgür mü değil! işte
vandal eylemlerde böyledir...kısa vadede sonuçsuz..fakat yoğunlaştığı oranda da
devrimcidir...çünkü devrim eskisinin yerle bir edilmesidir...hiçbir şeyin eskisi
gibi olmamasıdır...Tarihteki devrimler eskisinin bir adım ötesi
olmuştur....fakat bizler başka bir dünyadan bahsediyoruz...doğayla uyumlu,
parçalanmamış kişiliklerin ve toplulukların olduğu bir dünya..o da ancak vandal
eylemlerin hedef aldığı her şeyi ortadan kaldırmakla birlikte olacaktır...
toplum karşıtlığı muğlaktır...çünkü vandallar bu topluma
karşıdırlar...insanların kendi öz-topluluklarına inanırlar...bu anlamda kitle
olmayan bir topluma inanırlar...ben buna toplum karşıtı olmak da diyebilirim.
rahatsız olmam çünkü bugünkü toplum kavramı bir ulus adına kullanılmaktadır...bu
anlamda yok edilmelidir...vandalizmin de bu anlamda topluma saldırmasını onurlu
buluyorum...
ayrıca, anarşistler (bazı) olarak bizler politik bir devrim istemiyoruz...otonom
direnişin varolan toplumsal yapıyı tamamen parçalara ayırmasını istiyoruz.bu da
tekno-endüstriyel sisteme saldırmaktır ve onun değerlerine...
peki bu bi öncü savaşı mı hayır kesinlikle değil...aksine yerel ve otonom bir
direniştir...içgüdüseldir ve en onurlusudur...içgüdüsel direnişin karşısında
hiçbir mantık işleyemez...İçgüdüsel tanımı da, saldırganlıkla açıklanamaz, bu
bir öz savunmadır.....çünkü eko-vandallık tabiatın ve sakinlerinin savunması
için çalışır...
halkların devrim için pişmesini bekleyen devrim anlayışları geride
kalmıştır...çünkü tekno sistem propaganda endüstrisiyle ve izolasyon
saldırılarıyla bunu kesinlikle engelleyecektir...Taa ki, sistemin işleyişi bir
şekilde kesintiye uğrayana kadar, işte o zaman bölgesel ayaklanmaları ve
devrimin ne olduğunu görün...maalesef ki, insan oğlu 1800lerdeki gibi toprağa
dönebilir olduğu gibi değil ve bu yüzden bir çok insan hayatı kaybedebilir...BU
bir insan-karşıtı bir arzu değil.bir gerçek...ya insanlar tekno-endüstriyel
yaşamayı reddedip bu sistemi yıktığında doğada yaşayabilir bir faaliyete girecek
ya da , bu tekno sistemden burjuvaları kovup ele geçirerek bu merkezileşmeyi ve
yaşam biçimini sürdürmeye devam edecek...
Bizler diyoruz ki, bu bir savaş..insanı insana ve doğaya kırdıran bir sistem ve
bir yaşam biçimi ile bu kontrole karşı yürütülen bir direniş...bunu yok
zannetmeyin...aksine var ve gittikçe artacak...sınıf militanlaşan eylemleri,
yerli ayaklanmaları, eko-direnişler, cezaevi isyanları, yerel isyanlar...dünya
şu an karışık durumda ve bu süreç işlemekte...vandallık ise bu ayaklanmaların
sadece bir parçası...kimse bu ayaklanmaların yanlış olduğunu düşünemez...fakat
direnişin daha da artması gerekiyor ve insanların tekno-endüstriyel toplum
sonrasına hazırlanması gerekiyor...bunun için politik bilince değil...doğayla
yeniden uyum sağlamaya çalışması gerekiyor...çünkü tekno-endüstriyel toplum eko-vandallar
sayesinde olmasa da kesinlikle yıkılacak ve insanlık buna hazır olmazsa çıplak
kalacak...Bugün bile tekno-sistemin kesintiye uğraması milyonların yaşamına mal
olacaktır maalesef...çünkü toplumların yaşantıları tekno-üretimlere
bağlıdır...halbuki insan doğayla uyumlu yaşamaya başlayabilir...bizler de bunu
yaymaya çalışıyoruz...
şimdi iki seçeneğimiz var, kesinlikle bir gün yıkılacak ve insanlığın da sonu
olacak bir sistemi sürdürmeye devam mı edeceğiz, yoksa insanı tekno sistem gibi
kontrol mekanizmalarının insanlığı ve doğayı kendisine bağımlı ederek yokluğunda
insanların yaşamlarını sürdürememelerine neden olacak bu sistemden kurtaracak
mıyız? ben en mantıklısının ikincisi olduğuna inanıyorum çünkü birincisi için
uzmanlara güvenmem ve kendimi onlara teslim etmem gerekiyor, bu da asla
olmayacak...çünkü ben anarşistim...
UK 28. sayıdan...