Sigara bırakmanın faydalarını anlatan ve çoğunlukla
"buğun kendinize bir iyilik yapıp sigarayı bırakın"
klişesiyle sunulan haberlerde sigarayı bırakmanın vücuda
olumlu etkilerini bir zaman çizelgesiyle vermek adettendir. Çizelgede,
sigarayı bırakmanın 20 dakikadan 15 yıla uzanan zaman
diliminde vücuda ne gibi olumlu etkiler yaptığı anlatılır.
Bu yıl da 9 şubat Sigarayı Boykot Günü
münasebetiyle karsıma çıkan çizelgede söylendiğine göre,
sigarayı bıraktıktan 8 saat sonra tansiyon ve nabız normale
donuyor, 24 saat sonra kalp krizi riski azalıyor, 1 ay sonra öksürük
kesiliyor, 10 yıl sonra akciğer kanseri riski ortadan kalkıyor,
15 Yıl sonra cillop gibi olunuyor.
Bir seferinde bir arkadaşımda gaza
gelip sigarayı bırakmış, ama ne yazık ki çizelgede
bahsedilenlerden daha farkı şeyler hissetmiş. Simdi o garip
sigara bırakma döneminde arkadaşımın tuttuğu günlüğü
sizlerle paylaşıyorum.
BİRİNCİ DAKİKA
Sevgili günlük,
Bu sabah Hürriyet'in Kelebek ekinde sigarayı bırakmanın vücuda
yaptığı olumlu etkileri anlatan bir haber okudum. Bu tarz
haberlerden oldum olası tiksinmeme rağmen nedense coşup
sigarayı bırakmaya karar verdim. Kararım kesin, sigarayı bırakıyorum.
Bu kararımın vücuduma etkilerini gösteren tabloyu başucuma
astım. İçimin zehirden temizlenmesini tabloya bakarak daha
rahat hissedeceğim. Simdi masanın üzerindeki dolu sigara
paketini buruşturup çöpe sallıyor ve sağlıklı gürbüz
bir kişi olma yolundaki ilk adımımı atıyorum.
SEKİZİNCİ
SAAT
Sevgili günlük,
Tabloya göre sigarayı bıraktıktan sekiz saat sonra tansiyon
ve nabız normale donuyormuş. İnanır misin, bunu hissediyorum
sanırım. Tamam,tansiyon ve nabzımın bundan sekiz saat önceki
halinde de anormallik hissetmemiştim,ama normale dönmesi iyi
bir şey herhalde. Coşkumu paylaşmak için Teoman'ı aradım,
sigarayı bırakmama "geçici Ubeyd Korbey sendromu"
adini takti. "Oğlum" dedim, "bak tam sekiz
saattir sigara içmiyorum, tansiyonum ve nabzım cillop gibi
oldu". Bunu söyleyince kendi nabzının ve tansiyonunun da
harika olduğunu söyledi, meğer sekiz saattir uyuyormuş. Yavşak
iste, ben ne diyorum o ne diyor. Yalnız laf aramızda, kafama
takıldı gerçekten, demek ki günde sekiz saat uyuyan bir
sigara tiryakisinin tansiyonu ve nabzı da günde bir kere
normalleşiyor. E peki, tansiyon ve nabız günde uç kez
normale dönemeyeceğine göre benim kazancım ne bu isten?
Demek ki, savası erken bırakmayacaksın. Yoksa Teoman itinden
ne farkım kalır? Onun tansiyonu da normal, benimki de....
Neyse, bak icaz....
ONUNCU SAAT
Sevgili günlük,
Sigarayı bırakırken başlangıcın çok zor geçtiğini duymuştum.
Hiç de değilmiş. Az önce yemek yedim, iştahım acilmiş,
yemeklerin tadını daha iyi aldım. Yıllardır ilk kez yemeğin
üzerine sigara içmeyeceğim.
ON BİRİNCİ
SAAT
Acaba azaltarak mi bıraksam? Sadece yemeklerden sonra içsem
mesela? Yok, dayanmam lazım. Kuruyemişçiye gidip kabak çekirdeği
alayım, oyalanırım.
ON ÜÇÜNCÜ
SAAT
İki saattir aralıksız kabak çekirdeği yiyorum. Ve bir de yıldıran
dejavu: "abı bu çekirdeğe elini sürünce bırakamıyorsun."
ON DÖRDÜNCÜ
SAAT
Kabak çekirdeğini bırakınca yemekten sonrakine benzer bir
sigara içme isteği uyandı. Çöpe attığım sigara paketini
ararken telefon çaldı, Teoman mis. "Sağlığında yeni düzelmeler
var mi?" diye sorup kahkaha attı. Vay ayı vaaay,
sigarayla mücadelemde basarisiz olmamı bekliyor demek ki. Bu
beni sinirlendirmekten çok kamçıladı. Ulan Teoman, görüşürüz
bakalım. İlk isim sigara paketinin olduğu cop torbasını
evden atmak.
ON YEDİNCİ
SAAT
Sevgili günlük,
Kendimden utanıyorum. Az önce kapıdaki cop torbasını geri
almaya karar verdim, kapıcı götürmüş. Kararsızım,
sigarayı bırakanların sinirli olmaya başladığı ve kilo
aldığı söyleniyor. Şişman ve sinirli biri olup Hüseyin'e
benzemeyeyim sakin?
YİRMİ DÖRDÜNCÜ
SAAT
Sevgili günlük,
Biliyor musun, sigarayı bıraktıktan 24 saat sonra kalp krizi
riski yüzde 25 azalıyormuş. Fena değil ha, ne dersin?
Teoman'ı aradım az önce, sana en fazla 15 gün veriyorum
dedi. Kalp krizi riskinin azalmasından söz ettim, güldü. Gül
bakalım Teoman efendi, gül... Gidip kabak çekirdeği alayım.
İKİNCİ GÜN
Sevgili günlük,
Dün çok kötü geçti. Kuruyemişçiye gidip bir kilo kabak çekirdeği
aldım. Gazeteleri çıkmadan okusaydım keşke, Hıncal Uluc kösesinin
yarısını "kabak çekirdeğinin cinsel güce katkıları"nah
ayırmış. Allahım, ya kuruyemişçi de okumuşsa yazıyı?
Ulan yüz gram al çık, bir kilo niye alıyorsun? Bundan sonra
o dükkanın önünden geçemem.
ÜÇÜNCÜ GÜN
Sevgili günlük,
Çok güzel bir gündeyiz. Sigarayı bırakmamın üzerinden 72
saat geçti, yani sinir uçlarım bugünden itibaren yenilenmeye
başlıyor. Daha da güzeli, sevgilim geliyor. Buğun biraz
sinirli gibiyim, kızın yanında arıza yapmasam bari...
DÖRDÜNCÜ
GÜN
Sevgili günlük,
Dun ne güzel başlamıştı hatırlarsın, ama korktuğum basıma
geldi ve sevgilimle kavga ettim. Her şey iyi başlamıştı
halbuki. Bir ara dışarı çıktık, ben sosisli sandviç almak
istedim, hanımefendi karsı çıktı. Neymiş, yürüyerek
yemek yenilmezmiş. Durduk yerde kavga çıktı. Sonunda
dayanamayıp karsıdaki lokantaya gittim ve patlıcan musakka söyledim.
Garson tabağı getirir getirmez hatunun yanına koştum ve
"yürüyerek yemek öyle yenmez böyle yenir" diyerek
elimde tabak yürümeye başladım. Bir yandan da musakkayı
yemeye çalışıyorum. Kız kaçmaya başladı, ben de peşinden
koşuyorum. Bir ara ağzımdan köpükler çıktığını far
kedince durakladım. Elimdeki tabağı çöpe atıp eve dondum.
Sevgilimin telesekreterine not bıraktım, umarım arar.
BEŞİNCİ GÜN
Bu sabah İstikbal' den çek-yat gelecekti, öğlene kadar
bekledim, ne gelen var ne giden. Birden sinirlerim tepeme çıktı,
elimde odunla beklemeye başladım. Hayır, niye sözünde
durmuyorsun kardeşim? Sabah dediysen sabah getir. Adamlar saat
üçte geldiler, ben odunla kapıya çıkınca tedirgin olup kaçtılar.
Istikbal'i arayıp siparişi iptal ettim, Yataş'ı var Mobella'sı
var canim, banane yani...
ALTINCI GÜN
Sevgilim aradı, bana çok kızgın olduğunu söyleyip bir çuval
zır yaptı. Zaten ona moralim bozuk, bir de Teoman gelip karsımda
fosur sigara içmesin mi? Dumanı suratıma üflediğinde çaktırmamaya
çalışarak içime çekmeye çalıştım.Ulan özlemişim be...
YEDİNCİ GÜN
Kabul etmem gerekir ki bugün çok sinirliydim. Gevşemek için
televizyonu açıp belgesel izlemeye başladım. Discovery
Channel'da Timsah Avcısı diye bir kavuk var, 10 dakika
dayanamadım herife. Eline bir yılan almış, yılan çıtır
ısırıyor, bu gevrek gülüyor. Neymiş, yılan zehirsizmiş.
Ya arkadaşım, zehirsiz diye ne bu yani? National Geographic'i
açıyorum, zürafalar var, daha iyi. Ama zürafalardan, Mary ve
ailesi diye söz ediliyor. Allah belanızı versin hepinizin.
Sut içip uyumaya karar veriyorum, sut şişesinin üzerine
"lütfen çalkalayınız" yazmışlar. Çal-kaç-la-mı-yo-rum.
Mecburmuyum lan sizin şişenizi temizlemeye. Para almasını
biliyorsunuz eşşoğlueşşekler sizi be! Aksam arkadaşlarla
bira içmeye gittik. Bu insanlar ne kadar anlayışsız var
ya günlük,
aklin oynar. Ulan zaten sigarasız bira içiyorum, beynim sulanmış,
hala üzerime geliyorlar. Masada ideolojik hadise çıktı, dışarı
kadar uzadı. Tartışma sorun değildi de "sigarayı bıraktığından
beri kilo aldın laf koca göt" de yince dayanamayıp kafa
attım Teoman'a. Yapmasam iyiydi.
SEKİZİNCİ
GÜN
Teoman arayıp bir daha benimle görüşmek istemediğini söyledi.
Çok umurumdaydı lavuk. Gereken cevabi verdim zaten. Bu arada,
gazetede okudum yine. Sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden
bahsediyordu. Azaltarak bırakma ve marka değiştirerek bırakma
maddeleri ilgimi çekti. Acaba? Ama yok, bu kadar dayandım,
gerisini getirmek lazım.
DOKUZUNCU GÜN
Sevgili günlük,
Sana ne zamandır sevgili günlük diye seslenmediğimi far
kettim. Oysa sen bu dünyada beni anlayan tek varlıksın, tek
dostumsun. Bugün ne oldu biliyor musun, sevgilim beni terletti.
Alçak kadın, Manyaklaştığımı söyleyip ayrıldı benden.
Bu arada kabak çekirdeğinin bokunu çıkardım, her tarafımda
sivilce çıktı.
ONUNCU GÜN
İki gün önce, sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden
söz etmiştim. Ben iki yöntemi birleştirip hem marka değiştirdim
hem de azalttım. Günde üç tane yemeklerden sonra Parliement
içiyorum. O kadar zaman sonra ilk içilen sigaranın bir güzel
kafası var, şaşırırısın.
ON BİRİNCİ
GÜN
Kendime bir iyilik yapıp sigarayı beşe çıkardım. Ha üç,
ha beş. Eskiden günde bir paket içiyordum, simdi beş tane içiyorum.
Yine kazançlıyım yani...
ON İKİNCİ
GÜN
Bugün gazetede Amerika'da yapılan bir araştırmayla ilgili
haber okudum. Habere göre günde 10 taneye kadar sigaranın çok
fazla zararı yokmuş. Üstelik sigaranın markasını değiştirmekten
falan da bahsedilmiyordu. Madem öyle günde 10 tane Camel içebilirim.
ON ÜÇÜNCÜ
GÜN
Sevgilimi ve Teoman'ı arayıp özür diledim. Sevgilim, bir
sure daha görüşmek istemediğini söyledi. Ağzımdan köpükler
çıkarken koşturduğum sahneyi unutan. Ağlıyormuş. Hakli kız,
bir şey söyleyemedim. Teoman aramızda gecen hadiseyi sigaraya
yordu, ona göre yavaş yavaş sigara içmeye başlayınca
beynim tekrar faaliyete geçmiş. Neyse barıştık ve yarin
aksam buluşmaya karar verdik.
ON DÖRDÜNCÜ
GÜN
Teoman'la ocak başına gittik. İçtiğim sigaraları saymadım.
Teoman'ın da dediği gibi, sigaranın zararlarını bilerek içiyorum,
kime ne? Sana da soruyorum günlük, sana ne?
ON BEŞİNCİ
GÜN
Püfür püfür içiyorum sigaraları. Bir de, "sigaraya
tekrar başlayınca ne olur" tablosu yapmaya başladım.
Sevgilim de bir daha sigarayı bırakmayacağım sözünü
verince geri dondu. Elveda günlük, bir daha isim olmaz
seninle.