Ünye ve çevresinde yazılı tarihlerde adı geçen ilk topluluk Kaşkalardır. MÖ 2000’lerden itibaren tarih sahnesine çıkan Kaşkalar bugünkü Sinop ile Perşembe arasındaki bölgede yerleşmişlerdi. Kaşkalar’da hem göçebe hem de yerleşik hayat tarzı vardı. Kaşkalar zaman zaman İç Anadolu’daki Hititler'le savaşmışlar ve onlar için yönelen kuzeyden en önemli tehdidi oluşturmuşlardır. Zaman zaman Kaşkalar Hitit başkenti Hattuşaş’a (Boğazköy) kadar ilerlemişlerdi. Hititler'in Kaşkalar’ı durdurduğu hatta kısmi egemenlik altına aldıkları dönemler olduysa da, bu dönemler kısa süreli ve geçici olmuştur. Bu iki komşu ve düşman kavmin ömrü MÖ XII.yüzyılda sona erdi.

Ünye'nin Cumhuriyet Meydanı da tıpkı diğer kentlerdeki meydanlar gibi günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Ünye'de birlikte yaşamaya dair geçmiş ortak anıların en önemli sahnesidir Çınar'ın gölgesindeki Cumhuriyet Meydanı...


 

 

Türk Fetihlerinden Önce Ünye

Ünye ve çevresinde yazılı tarihlerde adı geçen ilk topluluk Kaşkalardır. MÖ 2000’lerden itibaren tarih sahnesine çıkan Kaşkalar bugünkü Sinop ile Perşembe arasındaki bölgede yerleşmişlerdi. Kaşkalar’da hem göçebe hem de yerleşik hayat tarzı vardı. Kaşkalar zaman zaman İç Anadolu’daki Hititler'le savaşmışlar ve onlar için yönelen kuzeyden en önemli tehdidi oluşturmuşlardır. Zaman zaman Kaşkalar Hitit başkenti Hattuşaş’a (Boğazköy) kadar ilerlemişlerdi. Hititler'in Kaşkalar’ı durdurduğu hatta kısmi egemenlik altına aldıkları dönemler olduysa da, bu dönemler kısa süreli ve geçici olmuştur. Bu iki komşu ve düşman kavmin ömrü MÖ XII.yüzyılda sona erdi.

Sonraki devirde uzun bir süre Ünye çevresi tam bir devlet yapısı olmaksızın Asya kaynaklı ve Hititler'den arta kalan insan topluluklarının yaşama alanı oldu. MÖ IX. asırdan itibaren, İskitler bu bölgeyi ele geçirdi. İskit Devleti'nin ağırlık merkezi Karadeniz kuzeyi idi ve Türk asıllı unsurlar bu devlette önemli yere sahipti. Muhtemelen İskit ordularında kadınların da bulunması sebebiyle Amazonlar efsanesi ortaya çıktı. Amazonlarla ilgili olarak aktarılan bilgilere göre, bunlar tamamen kadınlardan oluşan, savaşabilmek için bir memelerini kesen savaşçı bir topululuktu. Günümüzde, tarihte tamamen kadınlardan meydana gelen bir Amazon topluluğunun bulunduğu tarihçilerce kabul edilememektedir.

MÖ VIII. yüzyıldan itibaren Ege Denizi kıyılarındaki kolonilerden gelenler Karadeniz kıyılarında ve bu arada Ünye’de koloniler kurdular. Daha önce Sinop’ta koloniler kuran Miletli koloniciler gelerek bugünkü Ünye şehrinin bulunduğu yerde ticaret kolonisi kurdular. Böylece Ünye şehrinin kesin olarak kuruluşu yaklaşık MÖ 750 tarihlerini bulunmaktadır. Ünye ve civarında bu sıralarda Khalibler adındaki bir kavim yaşamaktaydı ve demircilikle uğraşıyorlardı. Bu demir madenleri son asırlara kadar işletilmeye devam edilmekte idi. Bazı tarihçilere göre Yunanlılar çelik elde etmeyi Khalibler’den öğrenmişlerdi.

İran’da kurulan Med İmparatorluğu doğu Anadolu’yu aldıysa da, hakimiyetini Karadeniz kıyılarına kadar yayamadı. Fakat Medler’in yerine geçen Persler’in hakimiyet sahası daha geniş oldu. MÖ 550 yılında Pers İmparatoru I. Darius bütün Anadolu ile beraber Ünye bölgesine de hâkim oldu. Bölgede şiddetli bir dirençle karşılanan Pers hakimiyetini güçlendirmek için I. Darius bölgeye güçlü ve zorba valiler gönderdi. “Satraplık” denilen vilayetlerdeki bu valilere “Satrap” adı veriliyordu.

Makedonyalı İskender MÖ 331 yılında Persler’i yenerek topraklarını ele geçirdi. Fakat Anadolu’daki Pers satraplıkları üzerinde kesin bir hakimiyet kuramadı. Pers asıllı yöneticiler özerkliklerini sürdürmeyi başardılar. İskender’in ölümünden sonra ülkesi parçalandı. Karadeniz kıyılarında Pontus Devleti kuruldu.

Pontus Devletinin kurucuları eski Pers İmparatorluğu’nun asilleri olup,Yunanlı değillerdi. Devlet gelenekleri Persler’le aynıydı. Onlar gibi Ahuramazda (Hürmüz) adındaki iyilik tanrısına tapıyorlardı. Bir süre sonra sahildeki ticari koloniler de Pontus’a bağlandı. Pontus Devleti zamanla, özellikle Makedonyalı prenseslerle evlenme ve Helen kültürüne meyletme sebebiyle eski özelliklerini ve gücünü kaybetti. Günümüzde Kale Köyü'nün sınırları içinde bulunan Ünye kalesi muhtemelen ilk olarak bu dönemlerde kullanılmaya başlandı.

MÖ I. yüzyılda, Roma İmparatorluğu ile Pontus Devleti bölgenin hakimiyeti için mücadele ettiler. Önceleri Pontus Devleti, bölgedeki diğer kavimlerin de yardımı ile Roma’ya karşı bazı başarılar elde etti. Ancak MÖ 71 yılında Kelkit vadisinde yapılan savaşta Pontuslular kesin olarak yenildiler. MÖ 63 yılında Pontus Devleti'nin yıkılması ile Ünye ve civarında Roma hakimiyeti kesinleşmiş oldu.

Roma imparatorluğu döneminde Ünye çevresi Pontus Polemoniacus adıyla anılan bir uydu devlet şeklinde yönetilmekteydi. Zalimliği ve garip davranışları ile ünlü olan Neron, İmparator olmadan önce bu bölgeyi yönetmişti. Roma MS 395 yılında ikiye bölününce, Ünye Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nun sınırları içinde kaldı.

Bizans Dönemi'nde de Ünye çevresi, yönetim merkezi Niksar olan Pontos Polemoniacus adındaki bölgede yer aldı. İslamiyet’in yayılma dönemindeki ilk kez 715 yılında Emevi orduları Canik bölgesine kadar geldi. 733 - 739 yılları arasında Samsun civarı Arap egemenliğinde kaldı.

Abbasiler Devri'nde, Malatya bölgesindeki üsten hareket eden ve mühim bir kısmı Türkler'den meydana gelen İslam ordularınca Bizans topraklarına sık sık akınlar düzenleniyor ve bunların bazıları Canik bölgesine kadar uzanıyordu. 843 yılında Ünye civarını aldılar, ancak bu durum kısa sürdü. Abbasiler'in Türk komutanı Ahmed İbn İnanç et-Türki 893 yılında bütün Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi'ni ele geçirdi. Abbasi ordusundaki Türk komutanların Anadolu’da Bizans’la yaptığı mücadelelerin hatıraları Seyyid Battal Gazi destanları şeklinde dilden dile aktarılarak günümüze kadar ulaşmıştır.

Meydan en küçük yerleşim biriminden en büyüğüne ortak yaşamın yüreğinin attığı sosyal, kültürel, siyasî, ekonomik ve dinî yaşamın merkezidir. Kentin kaderini etkileyen kararlar, haberler, sevinçler, acılar oradan yayılır ve orada toplanır. Yüz yüze ilişkiler alanında gövde gösterileri yapılır, alkış sesleriyle inleyen meydanlar, gün gelir bayram olur, gün gelir isyan... Bütün yollar oraya çıkar; kente gelen gezgin önce meydana gelir ve açılan yollardan kent yaşamının içine doğru ilerler. Cuma günleri, Pazar günleri temiz esvaplarıyla cemaatin toplandığı meydanlarda bütün sesler ve renkler birbirine karışır.

Ünye'nin Cumhuriyet Meydanı da tıpkı diğer kentlerdeki meydanlar gibi günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Ünye'de birlikte yaşamaya dair geçmiş ortak anıların en önemli sahnesidir Çınar'ın gölgesindeki Cumhuriyet Meydanı...

Bugün Hükûmet Konağı, cami, hamam, kaymakamlık, banka, otel, park, anıt ve diğer yapılarla çevrili olan meydanın bir köşesinde beşyüz yıllık çınar ağacı yükselir... Buradan çarşıya, iskeleye, mahallelere sokaklar açılır. Çınar ağacı, meydanı çevreleyen binaların değişiminin beşyüz yıldır gölgesinde olup biten pek çok şeyin şahidi olarak geçip giden zamana inat orada öylece gölgeleyen, huzur veren yaşamını sürdürmektedir. O bunca yıldır olup bitenleri kaydeden bir kayıt cihazı olsaydı, bugün hamam olarak kullanılan kilisenin çan sesini, bugün Kaymakamlık Binası olan ilkokulun zil sesini, camiden yükselen ezan sesini, Ankara'dan gelen devlet adamlarını dinleyen halkın coşkusunu, isyanı, Kaymakam'ın, Belediye Başkanı'nın konuşmalarını, komşularına veda edenlerin hüznünü, gözyaşlarını, karşılayanların sevincini, banka önünde bekleyen müşterileri, bayram törenlerini, marşları, top oynayan çocukları, köyden getirdiği ürünü satan köylüleri, nal sesini, fayton sesini, araba sesini, ilk çalan kornayı, bu da ne diye şaşkın şaşkın bakan ve meydana doğru toplaşan insanları, bir dönem hapishane olarak kullanılan camiden yükselen iç çekmeleri, üzerinden sarkan iplerde son bulan yaşamları ve daha neleri bize anlatırdı, aktarırdı...