SENIN IcIN...

Sevmek boyle ozdeslesmemeliydi isminle. Ve sen bunca yogunluklar icinde
siyrilip sonsuzlasmamaliydin icimde.
Kacsam bu duygudan, kurtulabilir miyim(?) bilmiyorum. Kurtulmaya calissam
pesimden gelirmi bu sevgi? Bilmiyorum. Sen bir bilinmez olarak devam edip
gidecek...
Ne yazik , cok yazik! Ben seni insanlarla paylasmak istiyorum. Oysa insanlar
seni kendilerine ait kilmak istiyorlar. Insanlar seni benimle paylasmak
istemiyorlar. Korkuyorlar benden. Evet, icimdeki yuceligini, icimdeki
sonsuzlugunu biliyorlar da korkuyorlar benden. Seni benimle paylastiklari
zaman seni cekip alacagimi ve hatta senin kendiliginden bana geleceginden
korkuyorlar. Ve susmadigim zaman biliyorlar ki sen buyuyeceksin icimde.
Benim sozcuklerimle yuz yuze gelmek istemiyorlar onlar. Biliyorlar ki
sozcuklerle gelsem sigdiramayacagim seni hicbir seye. Ve onlar butun butun
bunlara ragmen seni kucuk sevgileriyle anlatmakla yetiniyorlar. Seni
buyulten ve yucelten bir duyguya bir sevgiye karsi durup, onu sindirme
cesareti bulamiyorlar kendilerinde ...
Ve sen, tum bu insanlar icinde evet sen bile o kucuk hisciklerle yetinmek
istiyorsun., istiyorsun cunku o hiscikleri goruyor, kabulleniyo ama beni
farketmiyorsun bile. Dusuncelere surukluyor bu beni. Insanlar evet
korkuyorlar ama ya sen? Sende oyle olcaktin? Sende mi onlar gibi olacaksin?

Anlamiyorum ya senin korkun nedir! O kucuk gollerde yuzmekle yetinip bu koca
deryedan neden kacarsin bilmem? Enginligi ve sonsuzlugu mu seni korkutan,
limansizligi, geriye donusu olmamasindan mi? Evet, bu yola girersen geriye
donemeyeceginin korkusunu yasiyorsun. Oysa ben seni yuregimin bir yerlerine
hapsedecek degilim. Sevgi tutsaklik degildir hicbir zaman. Sevgi hapsetmez
seni yasatir. Sevgi salar, sevgi ozgur kilar sevgi ozgur kilar. Aslinda sen
o kucuk hiscik gollerinin icine hapsolmusun da, haberin yok be sevgili! Bana
gelsen, tutsakliktan cikacaksin oysa. Oysa! Biliyorsun iste! Bilsen! Bilsen!
Bilsen benimle yeni bir dogusa varabilirdin. Sevmeden de sevilebilecegini
gorurdun. Ben seni insanlarin yasadigi bir yerde bekliyordum...
Belki de biliyorsun. Nedir sendeki olup bittiler bilmiyorum ki, bir kerecik
olsun bile onlardan siyrilip da "SEN DE BENIMSIN" demedin ki bana. Nerden
bileyim. Sen benimdin ama ben senin degildim. Sen sana ait olmayanlara
sahiplendin, bense yasadiklarima. Sen, ah sen! oyle uzaksin ki... oyle
uzaksin ki ey sevgili, SENIN IcIN oLEMIYORUM BILE, SENIN IcIN YASIYORUM...

------------------------------------------------------------------------------------

Belki en buyuk savaslari kendi icimizde yasiyoruz, arzularimiz
korkularimizla carpisiyor, ozlemlerimiz kuskularimizla vurusuyor,
hayallerimiz aci tecrubelerimizin bize kurdugu pusulara dusuyor, mutluluga
dogru coskulu bir kosu tutturma istegi en olmadik anda kacip gidecek huzurun
ihanetinden endiseleniyor.
ozgurluge kendimizi bir bosluga birakir gibi birakma durtusu, bizim
ozgurlugumuzun bir baskasinin esaretine yol acacaginin tedirginligiyle
kusatilmisken biz ozgur olabilir miyiz sorusu buyuyor icimizde. Gecmise olan
borcumuz gelecegi yaratma gucumuzu zayiflatiyor. Aliskanliklarimiz
heyecanlarimizla bogusuyor.
Kendi kendimizle savasip, cevaplarini bilmedigimiz sorularla allak bullak
oluyoruz.
Bizim isteklerimiz baskasina aci verecekse, isteklerimizden vaz mi
gecmeliyiz, vazgecmenin bize cektirecegi aci, sevdigimiz birinin cekecegi
acidan daha mi az yaralar bizi?
Sevdiklerimize olan borcumuz ne, peki kendimize olan borcumuz?
Bu hayati nasil yasamaliyiz?
Huzuru mu aramaliyiz heyecani mi?
Yaptiklarimizdan pisman mi oluyoruz yoksa yapmadiklarimizdan mi, gelecekte
hangisi takilir aklimiza? Bizim mutlulugumuzun yolu bir baskasinin
mutsuzlugundan geciyorsa, degistirmeli miyiz yolumuzu? Insan en buyuk savasi
kendi icinde veriyor.
Birbiriyle celisen duygularimizla hirpalaniyoruz, kimsenin gormedigi bir
savas alani gibi icimiz, kendi olulerimizle doluyor, duygularimizdan hangisi
galip gelirse gelsin, patlayan duygularimizla birilerinin vurulacagini
biliyoruz artik.
Isteklerimizi, coskularimizi, ozlemlerimizi evcillestirmeli miyiz, kendi
kendimizin avcisi olup kafeslere mi kapatmaliyiz ruhumuzu?
Bilinmeyenin bizde yarattigi o cildirtici merakin pesinden mi kosmaliyiz
yoksa bilinmeyenden sakli olana duydugumuz korkuyla geri mi durmaliyiz.
Ne yapmaliyiz, bu hayati nasil yasamaliyiz?
Kendimizden baska bir dostumuzun, kendimizden baska bir ordumuzun olmadigi
bir savasta bolunen ruhumuzun hangi tarafinin zaferi icin ugrasmaliyiz.
Hangi tarafi tutarsak tutalim neticede yine de bir tarafimiza ihanet etmis
olmayacak miyiz, ihanetsiz yaratilamayacak bir gelecegin yukunu
tasiyabilecek kadar guclu muyuz?
Kacsak, gidecek yerimiz yok, kendi kendimize tutsagiz, savassak vuracagimiz
baskalariyla birlikte yine kendimiz olacagiz.
Ayaklanmis duygularimizin birbiriyle vurustugu bir savas yasiyoruz.
Gecmisten gelecege ancak savasla gecebiliyor ruhumuz, gecmisi olanin
gelecegi savassiz yaratilmiyor. Hem mutlu hem huzurlu, hem coskulu hem
korkusuz, hem arzulu hem kuskusuz olamaz miyiz,gelecegi baskalarinin
hayatlarina dokunmadan, onlarda acinacak yaralarla yaralanmadan yaratamaz
miyiz?
Nedir bu savasin ardindaki sir, hangi buyu bizi bizimle vurusturuyor, hangi
korkunc kader gecmisimizi gelecegimizle carpistiriyor?
Huzur butun duygularimizi baris icinde tutmaksa eger, hic mi huzurlu
olamayacagiz, bir huzursuzluga mi mahkumuz? En korkunc savasi kendi icimizde
yasarken, ne yapmaliyiz?
Kim akil verebilir bize? Kim bize yol gosterebilir?
Savasa savasa, her savasta bir parcamizi oldurerek mi yuruyecegiz hayatin
icinde? Her mutluluk bir acidan mi suzulecek?
Pusularla, ihanetlerle, saldirilarla, geri cekilmelerle, mutarekelerle,
kacislarla, esaretlerle dolu bir savasi yalniz basimiza yasiyoruz, kim galip
gelirse gelsin bir tarafimiz hep yeniliyor.
Yenilmeden galip gelemiyoruz.
Her zafer bir yenilginin izini birakiyor derinimizde.
Zaferlerimiz kadar da yenilgilerimiz oluyor.
Kendi kendimizle savasarak yuruyoruz.
Ve savas, biz bittigimizde bitiyor ancak.

-------------------------------------------------------------

Desem ki vakitlerden bir Nisan aksamidir,
Ruzgarlarin en ferahlaticisi senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanlarin en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardim ciceklerin en solmazini,
Topraklarin en bereketlisini sende surdum,
Senden tattim yemislerin cumlesini.

Desem ki sen benim icin,
Hava kadar lazim,
Ekmek kadar mubarek,
Su gibi aziz bir seysin;
Nimettensin, nimettensin!

Desem ki...
Inan bana sevgilim inan,
Evimde senliksin, bahcemde bahar;
Ve soframda en eski serap.
Ben sende yasiyorum,
Sen bende hukum surmektesin.
Birak ben soyleyeyim guzelligini,
Ruzgarlarla, nehirlerle, kuslarla beraber.
Gunlerden sonra bir gun,
Sayet sesimi farkedemezsen,
Ruzgarlarin, nehirlerin, kuslarin sesinden,
Bil ki olmusum.
Fakat yine uzulme, musterih ol;
Kabirde boceklere ezberletirim guzelligini,
Ve neden sonra
Tekrar duydugun gun sesimi gokkubbede,
Hatirla ki mahser gunudur
Ortaliga dusmusum seni ariyorum.


Digerine