Şükriye'nin hayatı roman
Ali EYÜBOĞLU - Milliyet Gazetesi

"ARDA Boyları" adlı türküyle şöhreti yakalayan Şükriye Tutkun'un yaşam öyküsü, Yeşilçam filmlerini aratmayacak kadar acıklı.


Artık hayatta olmayan annesiyle babası ayrılınca, iki yaşında Kasımpaşa Çocuk Yurdu'na verilen Tutkun'un 13 yılı çeşitli yurtlarda geçti. Yurtlarda bozulma, birtakım ahlaksızlıklar meydana gelmeye başlayınca ayrılıp, annesiyle birlikte yaşamaya başladığını anlatan Tutkun, dram dolu hayatını şöyle anlattı:


"Babam sorumsuz bir insandı. Onu, Lise 3'teyken tanıdım. Annemle birlikte TRT'de Mustafa Yolaşan'ın sunduğu `Boğaziçi'nden' programına seyirci olarak katılmıştık. Yolaşan, `Ordulu var mı?' diye sorunca, yanımda oturan adam el kaldırdı. Babam da Ordulu. Adamla sohbet edince, babamla komşu çıktı. Onu ilk kez, beyin kanaması geçirip, hastaneye yattığında gördüm. Annemle hastaneye gittik. Görevli, `Sadece bir kişi ziyaret edebilir' dedi. Annem, `Sen çık' dedi. Ben babamı tanımıyorum deyince, görevliden bir güzel azar işittim.


Gözyaşları içinde yanına çıktığımda, ona `Şükriye geldi' dediler. Gözünü bile açmadı. Meğerse ikinci eşinin adı da Şükriye imiş. Beni kaderime terkedip, sahip çıkmadığı için öldüğünde cenazesine gitmedim. Ondan kalan mirası da reddettim.


Annem, akıl hastanesinde tedavi görmüş, bakıma ihtiyacı olan bir kadındı. Babamdan ayrıldıktan sonra beraber olduğu adamla, Unkapanı'nın Haydar Mahallesi'nde tek odalı bir gecekonduda yaşıyordu. Bakacak durumu olmadığı için beni yurda vermiş."


Şarkıcı ve yapımcı Osman Yağmurdereli'den aldığı teklif üzerine, 13 yıl kaldığı yurtlarda yaşadıklarını, dizi olarak ekrana getirmeyi düşünen Tutkun şunları söyledi:


"Böyle bir şeyi yapmayı sorumluluk olarak hissediyorum. Benim ve arkadaşlarımın yurtlarda yaşadıklarını bütün Türkiye duysun istiyorum. Dizide, benim oynayıp oynanamamam çok önemli değil. Ancak bir yurtlu anlar, yurtlunun halinden.


İstiyorum ki insanlar, yurtlara gittiklerinde, oradakilere, `Ah canım... Yazık' diyerek, acımasın. Annesi babası yok diye insana acınır mı! O davranışlar insanı daha çok toplum dışına itiyor. Güçlünün zayıfı ezdiği bir yer yurt. Yurtlarda dayak `Allahın emri'. Yurtlarda çok dayak yedim."


Yurtta yaşarken, "Denizin Dibinde Hatçem" ve şöhretini borçlu olduğu "Arda Boyları" gibi türküler söyleyerek, arkadaşları arasından sıyrılıp öne çıktığını anlatan Tutkun, yurttan ayrıldıktan sonra ekonomik olarak ayakta kalabilmek için her işi yaptığını söyledi.


Anketörlük, mizah dergilerinde kaligraflık, dizgi operatörlüğü, müzik öğretmenliği, pikajörlük, yerel gazeteler ve Milliyet'in Eskişehir Bürosu'nda muhabirlik, pazarlamacılık, seslendirme, gece kulüplerinde şarkıcılık, Doktor Aldo'ya vokalistlik, Tutkun'un yaptığı işlerden bir kısmı...


Bir süre Plastip Show'da Tansu Çiller'i seslendiren Tutkun, hayatının, parasızlık ve sefalet içinde geçtiğini belirterek şöyle konuştu:


"Eskişehir'de bir yıl iktisat okuduktan sonra evlendim. Eşim Siyasal son sınıfta okuyordu. Geçinebilmemiz için birimizin çalışması gerekiyordu. Ben okulu bırakıp çalıştım. Eşim okudu. Girdiğim iki konservatuvardan, ekonomik sorunlar yüzünden ayrılmak zorunda kaldım. Hem çalışıp, hem okumam gerekiyordu. İkisi bir arada olmadı.
Üç yıl süren evliliğimden sonra yine çeşitli işlerde çalıştım. Ama hayatım boyunca en iyi parayı Tahtakale'de eşantiyon pazarlama işinden kazandım. Kendime ev tuttum. Üçüncü kez konservatuvara girip okudum."