DONATA’NIN ANISINA

18 Ekim 1999, Aziz Luka Bayramı günü, saat 9.10 da, İzmir Hıristiyan Cemaatının en karakteristik ve önemli kişilerinden biri olan Donata, Kalabak’taki, çok sevdiği "Papa XXIII. Yuhanna Yazlık Kampı"’nda 89 yaşında, hayata gözlerini yumdu.

Donata, 5 Aralık 1329 yılında, İzmir’in saygıdeğer bir osmanlı ailesinde doğdu ve adı Hikmet Balcıer idi. Ailesi, imanlı bir müslüman ailesi olmasına rağmen küçük Hikmet’in modern ve avrupai bir eğitim görmesi için onu İtalyan Okulu’na yolladı. Türk kadınlarının nerede ise hepsinin eğitim görmediği o zamanlar için bu gerçekten olağandışı bir olaydı. Küçük Hikmet, zekası, atılganlığı, kuvvetli karakteri ve canlılığı ile hemen kendini gösterdi ve sevdirdi.

İlkokulunu bitirdiğinde eğitimini İtalya’da sürdürebilmek için ailesinden izin almayı başardı. Böylece gençlik yıllarını Roma’da mürebbiyesi Bayan Irma Tometti’nin gözetimi altında geçirdi. Bu bayanın doğduğu yer olan Kuneo’daki Frabosa’da yaz tatilini geçirirken de nefis manzaralar resmederdi. Gerçekten de resim ve oymacılık ilk ilgi odağı oldu ve bu yeteneği sayesinde "Paris Güzel Sanatlar"’dan mezun oldu.

Çocukluk yaşlarında "İtalyan Okulu"’nda içine atılmış olan tohum, yavaş yavaş gelişerek "Misyoner Okullar"’ın kurucularından olan Madre Luigia Tincani ile karşılaşınca olgunlaştı. Bunun sonucunda Hikmet,  vaftiz olmaya karar verdi ve daha sonra da rahibeliği seçti.

Roma’daki Azize Sabina Kilisesi’nin Aziz Dominik Şapeli’nde Rahip Lenzetti tarafından vaftiz edilen Hikmet, Türkçe adının İtalyancası olan "Donata" adını aldı. Vaftiz annesi Madre Luigia Tincani idi ve onun kurduğu "Misyonerler Okulları Rahibeleri"’ne katılmayı hemen istedi. Roma, Palermo ve Gubbio’da eğitimini tamamladıktan sonra rahibelik çağrısını büyük sadakat, heves ve cömertlikle yaşadı.

Ülkesinden tamamen uzak kaldığı İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda, 1948 senesinde Türkiye’ye senelerden beri görmediği annesini ziyarete geldi, ancak ailesi onu burada tutarak İtalya’ya dönmesini engelledi. Birçok zorluklar yaşadı, ancak dini seçimlerini onaylayan Annesi Fatma’nın yardımı ile saklı saklı kiliseye gitmeye devam edebildi. O günlerinde, Alsancak Rosario Kilisesi’nde Rahip P.Innocenzo Tosco’yu tanıdı ve onun yardımı ve ruhani yönetimi ile zorlukları aşabildi.

10 Eylül 1954 yılında P.İnnocenzo Tosco kötü bir şekilde düşüp felç olunca, Donata her zamanki yardımseverliği ve fedakarlığı ile ona baktı, ve zamanla Alsancak Domeniken Cemaatı’nda yaşamaya başladı. Müslüman olan annesi Fatma hastalanınca, ona daha iyi bakabilmek için, yanına aldı ve  27 Ocak 1961 tarihinde  ölünceye kadar ona baktı.  Annesinin ölümünden sonra Domeniken Ailesi ve Rosario Cemaatı onun tek ailesi oldu ve bu ailesi için tüm yaşamını, kuvvetini harcadı. Özellikle çocukları ve muhtaç olanları son nefesine kadar sevdi ve yardım etti. 2 Temmuz 1963 tarihinde P. Tosco ölünce tüm ilgisini çocuklara yöneltti. Onları topladı, eğitti, yedirdi ve giydirdi. İsa şöyle demişti: "En küçük kardeşlerimden biri için ne yapmışsanız, onu benim için yapmış oldunuz". İsa’nın bu sözü Donata’nın yaşam felsefesi oldu.

İzmir’in kıyı şeridinde bulunan Kalabak’ta, 20 Şubat 1964 yılında, annesine ait olan bir arsada P. Giulio Battolla’nın yardımı ile  yazlık bir kamp inşaatına başladılar ve günümüzde herkesin "Donata’nın Kampı" olarak bildiği tatil evi yapıldı. Zorluklar çoktu, para azdı, ancak her zamanki enerjileri ve imanları ile kamp tamamlandı. 4 Ağustos 1964 günü, zamanın Episkoposu Mons. Giuseppe Descuffi, tüm İzmir Rahipler Meclisi ile birlikte kampı "Papa XXIII. Yuhanna Yazlık Kampı" adıyla kutsadı.

O gün kampta 21 çocuk vardı. Bu sene kamp 35 yılını tamamladı ve bu yıllar  içersinde Donata, her dinden ve her ırktan 2473 çocuğu sevgiyle ağırladı.

Yılların geçmesiyle, Hıristiyan ve Müslüman herkesin takdir ettiği Donata, Hıristiyan Cemaatının  bir sembolü haline geldi. Son zamanlarda bile, yaşının ilerlemesine ve rahatsızlıklarının artmasına rağmen çalışmaktan çekinmedi. Bu sene de 1 Temmuz günü Yazlık Kampı açmak istedi ve her gün kızgın güneşin altında çocukları denize götürmekten çekinmedi. 12 Ağustos günü geçirdiği şiddetli bir kanama sonucu hastaneye kaldırılıncaya kadar çocuklarla ilgilendi. 30 Ağustos günü, hastaneden çıkınca, ertesi gün Yazlık Kampı’ndan ayrılan çocukları selamlayabilmekten mutluydu. Ancak P. Giulio’nun ve senelerden beri yazlık kampında çalışan iki Müslüman bayanın ona gösterdikleri mükemmel bakıma rağmen durumu her geçen gün kötüleşti. 27 Eylül günü, İtalya’dan gelen Domenikenlerin Baş Rahibi P. Virgilio Ambrosini’yi ve  Türkiye’deki yardımcısı P. Lorenzo Piretto’yu sevinçle karşıladı. O gün yataktan kalkmak istedi ve onların önünde son arzularını imzaladı. Yaşamının son günleri onun için çok zor oldu ve hastalığına teslim oldu. 18 Ekim 1999 günü, son nefesinde bile fakirlerin unutulmamasını hatırlatarak, Rabbin huzuruna kavuştu.

Cenaze Töreni, Rosario Kilisesi’nde P. Stefano Negro’nun başkanlığında, tüm Rahipler Meclisi tarafından kutlandı. Törene tüm İzmir rahipleri ve  rahibeleri, İstanbul’dan gelen P. Lorenzo Piretto ve iki Iraklı Domeniken rahibesi, İzmir Hıristiyan Cemaatı ve kalabalık bir müslüman topluluğu katıldı. Herkes, büyük bir sevgi ve yardımseverlik örneği gösteren, bu küçük ama kuvvetli ve cesur kadına şükranını göstermek ve ona saygısını sunmak için geldi.
 
 

1