Therese, büyük bir mağazanın oyuncak reyonunda
geçici olarak çalışan ancak aslında sahne dekorcusu
olmak isteyen genç bir kızdır. çek asıllı bir
Avukat olan babası hayatı boyunca ressam olmak
istemiş ama bu idealine ulaşamadan ölmüştür.
Piyanist annesi ise ikinci evlilğinden sonra
Therese'i rahibelerin yönettiği bir okula yatılı
olarak bırakmış, aslında onu bir anlamda terk
etmiştir.
Rahibe Alicia'dan başka kimseyi kendine yakın
hissedemeyen Therese, ürkerek ve isteksizce
yaşamı sürüklemeye çalşıyor gibidir. 19 yaşındaki
bu genç kızda eksik olan şey coşkudur aslında...bir
tiyatro oyununun dekorlarını yapmak istemekte
ancak içindeki bezginlik çizimlerine gereken
hareketi verememesine sebep olmaktadır...erkek
arkadaşıyla yaşadığı ilişki de aynı sıkıntı
ve isteksizlik atmosferi içinde sürmektedir.
Therese ressam olarak tanınmak isteyen Rıchard'dan
belki hoşlanıyorsa da bu ilişki pırıltısız ve
sönüktür. Birlikte uçurtma uçururlar, tiyatro
ve resim tutkularını paylaşırlar, Rıchard'ın
ailesiyle noel yemekleri yerler ama cinsellik
pek yoktur bu ilişkide.
Therese belki Rıchardla tutkusuz bir ilişki
yaşayacak...onunla Avrupa'ya gidecek ve Rahibe
Alıcıa'nın verdiği örgü eldivenleri saklamaya
devam edecekti ama bir gün bir olay tüm yaşamını
değiştirir.
Carol ile tanışmasını bir tül perdenin ardında
gizlenen düş gibi hatırlayan Therese o günden
itibaren bu masalın peşini bırakamaz. Sarı saçlı,
yeşilin tüm tonlarına bürünmüş hükmedici bakışlarıyla
Therese'ı kendinden geçiren ,Carol, kendine
özgü büyüsü ve o gizemli kokusuyla genç kızı
yepyeni duygulara ve maceralara sürükler. Ama
bu sürüklenişe kapılan tek kişi Therese değildir.
Patricia Highsmith bu romanında son derece
dingin ve yumuşak bir üslupla iki kadının birbirine
duyduğu tutkuyu ölümsüzleştiriyor. Gerçekte
para sıkıntısı çekmiş olduğu bir dönemde çalşıtığı
bir mağazada karşılaştığı sarışın bir kadından
etkilenerek bu öyküyü kaleme alan yazar, biraz
da endişeyle yayınevine götürdüğü eseriyle son
derece olumlu eleştriler almış. Bizim açımızdan
güzel olan ise mutlu sonla bitiyor oması. Carol
ve Therese,'in sıkıntılı ve sorunlu ilişkileri
beklenenein aksine birleşme ve kavuşmayla son
buluyor. Bu öykünün bir de feminst bir yönü
var. Başlangıçta sorunlu bir boşanma nedeniyle
utkularına gemvurmak zorunda kalan Carol'u kitabın
sonunda güçlenmiş ve kuralları önemsemeyecek
derecede kendine güvenen, duygularına sahip
çıkan bir kadın olarak görüyoruz. Aynı değişimi
Therese'de geçiriyor. Therese de yetişkin bir
kadın olmanın bilincine ulaşıyor.
Kitabın bir diğer ilginç yönü ise iki kadın
kahramanın kimliği. Gerek Therese gerekse de
Carol, son derece sıradan kişilikler. Hatta
belki de fazla sıradan.
Carol, yalın ve akıcı üslubuyla okuyucuyu hemen
kendisine çekiyor ve son satıra kadar da bırakmıyor.
Yazar, seviyeli ve rahat bir anlatımı başından
sonuna kadar korumuş. iki kadının kuzeybatıya
yaptığı yolculukta anlatılan kasabalar ve oteller
öyküyü kimi zaman bir yol öyküsüne dönüştürüyor.
öykü bize yaşamın sınırsızlığını ve belkide
kuralsızlığını anlatmaya çalşıyor. öykünün kahramanlarından
Dannie'nin dediği gibi "yaşam belki de kendi
terimlerine sahip pozitif bir bilimdir, bütün
iş onu bulup tanımlamaktır"
(kitap yorumu için sevgili helen'e teşekkürler)
yazar: Patricia Highsmith
yayýn evi: Remzi Kitabevi Birinci basım
Nisan 1992
türkçesi : Mehmet Harmancı 309 sayfa
|