Hıncal Uluç Gözüyle

Hıncal Uluç

 

 

 

İktidar neden "Etekli!.." Şimdi Esquire Dergisi alıntı yapmış.. Ben demişim ki.. Aynen.. "Geleneksel kültürümüzde erkeğe saygı çok yüksekti. Ben çocukken biz fakir bir aileydik. Babaannem köyün kadınları ile otururdu, ben 6 yaşındaydım, odaya girerdim, babaannem ayağa kalkardı. Eğer benden büyük bir erkek yoksa, ailedeki en büyük erkek o sırada odaya girdiği için, 6 yaşındaki erkek çocuğu için babaannem ayağa kalkardı.." Şimdi bunu, bu kadar okursanız ne anlarsınız?.. Bir defa biz fakir aile falan değildik. Köyün ağası en zengini idik, o nerden çıkmış bilmem ya..

Nasıl erkek egemen bir toplum.. Kadın nasıl eziliyor, yok oluyor, sıfırlanıyor, kadının nasıl adı yok, değil mi?.. Oysa ben tam bunun tersini anlatıyordum, köyümden, ailemden, klanımdan, boyumdan, milletimden verdiğim örnekle.. Babaannem su katılmadık bir çerkezdi. Çerkezler geleneklerine bağlılıkları ile övünürler.. Çerkez adetleri yaşam boyu süren bir törendir. En temel adet, erkeğe saygıdır. Yaş farkı gözetmeksizin erkek saygındır. Bir defasında babaannem köy kadınları ile otururken, koşarak odaya dalmıştım. Babaannem ayağa kalkmıştı.. Odada benden büyük bir erkek yoksa, yani kapıdan giren o anda oradaki en yaşlı erkeksem, ev sahibi ayağa kalkar karşılarmış.. Öğrettiler, bir daha babaannemin oturumlarına kapı aralığından içeriyi kolaçan etmeden dalmadım. Babaannemi ayağa kaldırma fikri beni fena halde utandırdığı için.. Babaannem, altı yaşındaki erkek torununa gocunmadan ayağa kalkan bir çerkez kadını idi.. Amma.. Sözlerimin bu "Amma"dan sonrası dergide yok.. Amma ailenin, tüm Uluçlar'ın, hatta klanın patronu oydu.. Son kararları hep babaannem verirdi. Köydeki tüm işlerin başındaki eniştem.. Yaz tatillerinde köye gelen asker ve hem de nasıl maço babam, babaannemin son sözüne "Evet" derlerdi.. Biz çocuklar da öyle.. Babaannemin sözünden çıkılmazdı.. Çünkü bu da bir başka gelenekti.. Dünya Sosyal Bilimcilerini okursanız, dinlerseniz, size hep şunları söyleyeceklerdir "Türkler, Kafkaslar, maderşahi, yani ana erkil, yani Kadın Hükümran kavimlerdir." Şöyle de izah ederler.. "Göçebe kavimlerde geçimi erkekler yaz aylarında, savaşlar ya da avlarla sağlarlar.. Havalar düzelince oba boşalır. Geride sadece kadınlar, çocuklar ve iş göremez yaşlılar kalır. Oysa bu aylar oba işlerinin de en yoğun olduğu dönemdir. Peki kim yönetecektir.. Çocuk mu?.. İş göremez yaşlı mı?.. Yoksa gücü de aklı da tam yerinde kadın mı?.." Kış gelir.. Erkek gelecek yaz için silahlarını hazırlamak ve çıkacak savaşı beklemekle vakit geçirirken, yönetim gene zaten bütün işleri bilen, takip eden kadında kalır.. Tüm göçebe kavimlerin anaerkil, maderşahi, kadın hükümran olması bundandır. "Peki bugün" diye sorarsanız sosyal bilimciye.. "Yüzlerce yılın programı genlere yazılmıştır.. Köyde tarlada çalışan kadın, hala köyün yöneticisidir. Kahvede oturan erkek ise, hala artık çıkmayacak savaşı beklemektedir." Babam tam bir maçoydu. Minnacık bir şeye kızdığı zaman, annemin bin özenle hazırladığı akşam yemeği masasına kaç kez tekme attığını hatırlarım. Öfkelenir, bağırır çağırır, kapıyı çarpar gider, günlerce eve uğramazdı, öfkesi geçene kadar. Anneme fiske vurduğunu görmedim. Ama tepesi attı mı hali, dövmekten beter ederdi, annemi.. Amma velakin.. Bu maço babam, ay başında maaşını aldı mı, kuruşuna kadar getirir annemin avcuna koyardı. O paranın nasıl harcanacağına karar vermek annemin işiydi. Kiralanacak evi, yaşanacak semti, eve alınacakları, satılacakları annem seçerdi. Çocukların okuyacağı okulları annem tayin ederdi. Evle ve hayatımızla ilgili tüm önemli kararların "Ezilen" annem tarafından alındığını hatırlarım.. Annemin babama verilmesi izni, fikirlerini sormak için tüm İslam ailesinden kafilelerin geldiği alim ve saygın dedem müftü Muharrem Efendi'den değil, sessiz sakin köşesinde oturur görünen anneannemden alınmıştır. Türk toplumunda, karar mekanizması kadındır. Ezilir, azarlanır, dayak yer, dışlanır, hatta zaman zaman kovulur.. Ama "Karar"ı o verir.. İktidar, "Karar verme" gücüdür. Döven, ezen değil, kararı veren, iktidardır. Bu yüzden, Türk toplumunda Etekli İktidar vardır, her zaman ve her yerde.. O tv kameralarına poz veren Güney Doğu ağalarına bakın.. Hani 40 tane karısı, 70 çocuğu, 270 torunu olan.. O sadece bir resimdir. Girin aşirete, klana.. O ailede, o 40 kadından biri Baş Kadındır. Kararları o verir.. O ağa değil.. Eğer vücut dili okumayı biraz biliyorsanız, televizyon görüntülerine dikkat edin.. Recep Tayyip Erdoğan ile yan yana ve el ele yürürken, her iki Erdoğan'a dikkat edin. İktidar AKP lideri ve Başbakan olanda değil, Etekli Erdoğan'dır, göreceksiniz.. Hissedeceksiniz..

Yazarın 12 Ekim Pazar günkü köşe yazısından alınmıştır