Bugün;

 

www.egitimcilersitesi.8k.com


 

  

 

 

ÇOCUKTA İSTENMEYEN DAVRANIŞLAR ve ÖNLENMESݬ

 

Hasan DALGIÇ -Öğretmen

İnsanların bir arada yaşamasının temelindeki neden, yaşamı birbirleri için kolaylaştırmaktır. Bu basit gerçek insanlarının çoğunun düşüncesinde bile yoktur, bazılarınca da bilinçsizce, alışkanlık olarak uygulanır. Bu alışkanlığın bilinçli çabalara dönüşmesi, insanı “bir topluluğun üyesi” olmaktan kurtarır, “bir toplumun üyesi” yapar. İyi davranışı gösteren “ahlak” da kendi çıkarı ile toplum çıkarı arasında bir denge kurabilmektir. İnsan davranışının temelinde bu algı yatıyorsa olumlu davranış, aksi halde olumsuz, istenmeyen olarak adlandırılır.

 

İSTENMEYEN DAVRANIŞLAR

İnsan davranışlarının temelinde gereksinimleri yatar. Gereksinimler, onları gidermeye iten dürtü yaratırlar. Dürtü sonunda belli yönde etkinlik eğilimi olan güdüler oluşur ve insan uygun durumlarda güdüleri yönünde davranışa geçebilir.

Davranışların istenir olup olmamasının ölçütü, davranışın davrananın, karşısındakinin, davranışın oluştuğu ortamın özelliklerine göre değişen şekilde, toplumun yazılı olan-olmayan kuralları ile bireysel yargılardır. İstenen davranışı “bana göre” olmaktan çıkaran, kurallardır.

Okulda, eğitsel çabaları engelleyen her tür davranış, istenmeyen davranış olarak adlandırılır. Bunların olumsuz etkileri derece derece olur. Bu açıdan istenmeyen davranışlar, “yıkıcı olmayan”dan, “çok yıkıcı olana” uzanan bir yelpazede sıralanırlar.

İstenmeyen davranışlardan bazılar en büyük etkisini davranışı yapan üzerinde gösterir, ama bir kısmı bunun ötesinde öğretmeni, sınıfın tümünü ve dersi olumsuz etkiler. Hatta bazı olumsuz davranışlar, okula ve aileye önemli zararlar verir. Sınıftaki istenmeyen davranışlar, sınıf düzenini ve eylemlerini bozar, amaçlara ulaşmayı engeller, özellikle zaman kaynağının kötü kullanımına neden olur.

Davranış yanlışlığı, yerine, zamanına, sonuçlarına göre değişir. Amaçlanan sonuca zarar verici olmayanlar, yanlış davranış olarak görülmeyebilir. Örneğin, dersin gelişimine katkıda bulunuyorsa, tam yerinde ve zamanında yapılan, sırasını beklemeden konuşma eylemi, yanlış davranış sayılmamalıdır. Dersin son dilimi içindeki dikkatsizlikler de yanlış sayılmayabilir.

İstenmeyen davranışların bir kısmı, bozucu davranış değil, ona yöneltici davranış olarak görülürler. Kitap-defter gibi ders araçlarını getirmeme, eşofmanını-spor ayakkabısın unutma, ödevini tamamlayamama, sınıf etkinliklerinden uzak durma, bunlar arasında sayılır. Öğretmen bunları önemsiz görüp gözardı etmemelidir. Bunlar, öğrencinin gelişimi açısından amaçlara ulaşmayı engelleyici olduğu kadar, bir iki basamak sonra istenmeyen diğer bozucu davranışları kolaylaştırır, onların nedeni olurlar.

Hayalleme de istenmeyen bir davranıştır. Bazı öğrenciler sınıfta öğretmenin gözünün içine bakarak onu dinliyor gibi görünür, ama aklı başka yerde olur. Bu durum, öğrencinin anlamsız, boş bakışlarından belli olabileceği gibi, öğretmenin bilerek söylediği bazı yanlış bilgilere, sözlere tepki verip vermemesiyle de belli olabilir. “Her bacak kendi koyunundan asılır” sözünü söyleyen öğretmene, her şey yolundaymış gibi boş gözlerle ve tepkisizce bakmayı sürdüren, hayal kuruyordur. Yaratıcılıkla hayal kurma arasında ilişki vardır, ama bunun yeri sınıf değildir, çünkü o zaman sınıftaki etkinliklerden yararlanılmış olur.

Temizlik ve görgü kurallarına uymama, kırıcı ve küfürlü konuşma, başka işlerle ilgilenme, başkalarını rahatsız etme, arkadaşlarının dinlenmesini veya çalışmasını engelleme, arkadaşlarına hatta öğretmene kaba ve saygısız davranma, derste sık rastlanabilen istenmeyen davranışlardır.

Okula geç gelme ve nedensiz devamsızlık, kaynakların kötü kullanımı sonucunu doğuran önemli bir istenmeyen davranıştır. Sınavlarda hile yapmak da böyledir. Sağlığı bozucu alışkanlıklar sigara ve ilaç kullanımı, istenmeyen davranışların önemlilerindendir. Uyuşturucu ilaç alanların nabzı ve kan basıncı artar, esneme, uykusuzluk, kolay heyecanlanma, tat duygusu yitimi, üşüme ve deride soğukluk görülür, çabuk öfkelenir, kaygılı, mutsuz ve duygusuz olurlar.

İstenmeyen davranışların farkına varmak için öğrencileri tanımak, onlardaki günlük değişimleri görebilmek gerekir. Bu, öğretmenin sınıfta her an öğrencileri görebilecek bir konum seçmesine, dikkatli gözetimine, onlarla ilgilenmesine, sıralar arasında gezinerek onlara yakın durmasına, onları etkinliklere sık sık katmasına bağlıdır. Öğretmenler, sınıfı bir bütün olarak görür ve bireysel özellikleri ayırt edemezse öğrencideki günlük
değişimleri de fark edemezler.

Öğrencinin yetenekli, başarılı olup olmamasına göre istenmeyen davranışa yönelime de değişir. Başarılı öğrenciler dersle ve araçlarla ilgilenirken, başarısızlıklar daha çok istenmeyen davranışlara yönelmektedir. Yetenekli öğrenciler daha çok dersteki bölümlerin sonunda, az yetenekliler ise ortasında, istenmeyen davranış gösterebilmektedir.

Sınıftaki etkileşim sistemi, istenmeyen davranışı etkiler. Sözel olmayan iletişim yoluyla insanlar, birbirlerinin durumu ve gelecekteki davranışları, beklentiler konusunda ipuçları verirler. Bu ipuçları, karşımızdakinin davranışını etkiler. Başkalarını anlamaya çalışma ile insan, sınıftakilerin beklentilerini, neden hoşlanıp hoşlanmadıklarını kestirebilir. Karşı davranış, bireyin davranışının sonuçları hakkındaki yorumumuza bağlıdır. Örneğin öğretmen, öğrencinin çaba yokluğu nedeniyle başarısızlığından başka yetenek yokluğu nedeniyle başarısızlığında başka davranış sergilemelidir. Olmadığı için spor ayakkabısını getirmeyenle bir neden olmadığı halde getirmeyen aynı davranışla karşılanmamalıdır. Bu, öğrenci davranışı için de geçerlidir.

Öğretmen, hangi davranışın nerede nasıl yapıldığında uygun, nerede ve nasıl yapıldığında uygun olmadığı konusunda öğrencileri bilgilendirmeli, bu konuda onlara işaretler, ipuçları vermelidir. Böylece öğrenciler, bir durumda yapılırsa hoş karşılanabilen ama başka durumda istenmeyen davranışların farkına varabilmelidir. Böylece öğrenciler, bir durumda yapılırsa hoş karşılanabilen ama başka durumda istenmeyen davranışların farkına varabilmelidir. Eğer öğrenci öğretmenin hiçbir tepkide bulunmayacağını biliyorsa, kitap-defter getirmeme veya arkadaşını rahatsız etme gibi istenmeyen davranışları sürdürecektir.

İyi davranış, yalnızca karşısındakini mutlu etmek için değil, belli bir durumda kendini rahatsız hissetmemek için de yapılır. Okul gezisine yiyecek getirmeyi unutarak gelen bir arkadaşının karşısında yemeğini yiyen öğrenci, yiyeceğinin bir parçasını ona vermekle kendini daha iyi hissedebilecektir.

^^Yukarı^^

İSTENMEYEN DAVRANIŞLARA KARŞI STRATEJİLER

Bir grup çocuğun, saatlerce bir arada olduğu sınıfta, istenmeyen davranışlarla karşılaşmaktan kaçınılamaz. İstenmeyen davranış, çok sayıda insana ve fazla zarar vermişse, hemen ortadan kalkmışsa, sık yinelenmiyorsa, doğal olarak kabul edilebilir. İstenmeyen davranışları tümüyle ortadan kaldırmaya çalışmak, bunlarla birlikte, istenenlerin de gösterilmesini engelleyebilir. Öğrenciler, yanlıştan tümüyle kaçmak için doğruyu yapmaktan korkabilir, çekinebilir.

Sınıfta, dersi ve öğretmeni diğer arkadaşları kadar sevmeyen öğrenciler, onları diğer öğretmenler kadar sevmeyen öğretmenler olabilir. Öğretmenin, dersin, öğrencinin özelliklerindeki farklılıklar, davranışlarında da farklılıklara götürür. İstenmeyen davranış istenenin bittiği noktada başlayan yelpazede, olumsuz etkileri birbirinden farklı davranışlardan oluşur. Bunlardan her biri için, durum ve bireylerin özellikleri de gözetilerek, farklı davranışları azaltmanın bir yolu, istenenlerin başlatılması, çoğaltılması, güçlendirilmesi olur. İstenen davranışlar, gelecekte de o davranışın yapılması olasılığını arttırır, olumsuzlukları azaltır.

İstenen davranışları çoğaltmak yoluyla istenmeyeni azaltmak, istenmeyenlerle uğraşmaktan daha az tepki, daha çok destek görür, ödül yanı ağırlıklı olduğundan, daha başarılı sonuçlara götürür. Bir araştırmada, istenmeyen davranışlara karşı kullanılan tekniklerin, ne öğretmen başarısının, ne de öğrenci davranışının etkeni olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bunun aksine sonuç veren araştırmalar da vardır, ama istenmeyen davranışla başa çıkma tekniklerinde çoğu zaman öğretmenle öğrencinin gücü karşı karşıya gelir. Oysa istenen davranışları sergileme yoluyla istenen davranışa ulaşmada güç çatışması yoktur, bu nedenle başarı şansı daha yüksektir. Bu yöntem dikkatle kullanıldığında, öğrenci ve öğretmen güçlerinin istenmeyen davranışa karşı birleşmesi, böylece istenen davranışın daha kolay görülmesi mümkün olabilir.

Sınıfta öğretmen gücünün çeşitli temelleri vardır. Bunlardan ikisi, ödül ve ceza güçleridir. Ödül, istenen davranışın yarar getireceği beklentisine ilişkindir, ceza ise istenen şekilde davranmama durumunda, olumsuz sonuçlarla karşılaşacağı konusunda öğrencinin algısına bağlıdır. Öğrencinin, öğretmenin ondan bir şeyler yapmasını istemeye hakkı olduğu konusunda algısı, öğretmenin toplumsal-yasal gücünü oluşturur. İstendik güç, öğrencinin öğretmenle uyumlu olma (gözüne girmek, hoşuna gitmek...) isteğinden kaynaklanır. Uzmanlık gücü, öğretmenin bilgi-becerisinin öğrenci tarafından algılanması sonucu, öğretmene uyma isteğini götürür. Öğretmen bunları bilmeli, zorlayıcı gücü en az olmak üzere, hepsini zamanında ve yerinde kullanıp, istenen davranışları çoğaltabilmelidir. Örneğin, bir müzik aleti çalıyor olması, müziği seven öğrencilere; spordaki üstünlüğü, spora ilgi duyanlara, dersle ilgili ilginç bir becerisi, derse yönelik öğrencilere karşı uzmanlık gücü aracılığıyla etki sağlar.

Öğrenciyi tanıyıp, onun hangi güçlerden daha çok etkileneceğini bilmeye çalışarak, gerekli durumlarda o gücü ustaca kullanmak, olumlu davranışların artıp, istenmeyenlerin azalmasına yardım edecektir. Bir araştırmada, davranış değiştirme teknikleri testi verilen iki yüz dört öğretmen, en çok kullandıkları ve etkili buldukları yedi yöntemi şöyle sıralamışlardır:

- Davranış sonucunda ödül verme,

- Davranış iyi olursa ödül de olacağını duyurma,

- Uzmanlık gücünü kullanma,

- Kendine saygı duymasını sağlama,

- Başkalarını düşünmesini sağlama,

- Öyle davranmanın görev olduğunu düşündürme,

- Kişisel sorumluluk hissettirme.

Öğrenciyi istenen davranışlar yoluyla istenmeyenden uzaklaştırma yolları, aşağıdaki başlıklar altında toplanmaya çalışılmıştır:

- İsteneni çağrıştırıcı davranmak.

- İstenen davranışa inandırmak.

- İstenen davranışı güçlendirmek.

- İstenen davranışı kolaylaştırmak.

 

İSTENENİ ÇAĞRIŞTIRICI DAVRANMAK

Öğrenciyi istenen davranışlara yöneltmenin bir yolu, öğretmenin örnek, anlayışlı, destekleyici davranmasıdır. İstenmeyen değil, istenen davranış gündemde tutulmalı, öğretmen bunun modeli olmalıdır. Tutarlı biçimde, iyi niyetle, kendine ve başkalarına. saygılı, sorumlu bir genç olarak davranılan insanlar, olumlu davranışları daha çok gösterirler. Güvendiğinizi belli ederseniz, güvenilir davranış bulursunuz; “günaydın” derseniz, o da başkalarına ve size der; kasıtlı bir kötü davranışı iyi niyetle karşılarsanız, yinelenmeyebilir. (Örneğin, öğretmen arkasını dönünce öfkeyle kalemini yere atan çocuğa, dönüp kalemi verir ve “kalemini uygun yere koymazsan, işte böyle kolun çarpınca düşer. Şuraya koyarsan daha iyi edersin” diyebilirsiniz. Size ve başkalarına saygılı davranmasını istiyorsanız, siz de ona saygılı davranmalısınız.

İletişimde kullanılan dil, öğrencinin kullanması istenen, olumluyu çağrıştıran olmalıdır. Yaramaz, haylaz gibi olumsuz sıfatları zamanla öğrenci kendine mal ederek öyle olmaktan sıkıntı duymama, öyle olma eğilimi duyar.

Yanlış davranışı, istenen davranış isimleriyle adlandırıp, iyi sıfatlar yardımıyla nitelemek, bunların hatırda kalmasına yardımcı olur. “Sersem, berbat, ne kötüsün, çocuk değilsin, terbiyesiz” sözleri yerine, yanlış davranış betimlenip, etkisinin belirlenmesi gerekir. “Az önceki davranışın olmasaydı; Ayşe’nin söylediklerini anlayabilirdik, bunu çöp kutusuna atarsak sınıfı kirletmemiş oluruz, ödevlerimizi yaparsak bildiklerimizi gerektiğinde uygulamamız kolaylaşır gibi” olumlu sözler, olumlu davranışı çağrıştırır, Olumsuz sözlerle etkilenmek, çocuğun “nasıl olsa böyleyim”, diye düşünüp eyleminde haklı olduğu yargısına varması sonucunu doğurabilir. Olumsuz etiketlenmek yanında, olumlusu da sakıncalı olabilir. Başka çocuklar alınabilir, kıskanabilir, moralleri bozulabilir. Birini iyi nitelemek, öbürlerinin iyi olmadığı sonucuna götürebilir. Öğrenci değil davranışı nitelenmelidir. “Sen kötüsün” yerine, “bu davranışın, şunun için yararlı değil” denmelidir. Kötü davranışta sorun öğrenci değil davranış olmalıdır, aksi halde, sorun olarak kendini gören öğrenci, kendinden uzaklaşmadıkça sorundan uzaklaşamaz.

 

İSTENEN DAVRANIŞA İNANDIRMAK

İnsanları kandırmak kolay, inandırmak güçtür. İnandırmak için, uzun süreli, sabırlı, örneklemeli, somut durumlar, yaratıcı çabalar gerekir. Bunun için kullanılacak çeşitli yollar vardır. Bunlardan biri, istenen davranışın yararlarını belirtmek, istenen, zevk veren sonuçlarını göstermektedir. Hoşuna gideceğini, mutlu edeceğini, bir sıkıntıdan kurtaracağını, ödül getireceğini göstererek inandırma sağlanabilir. Başkalarından sağlanacak yararlar da gösterilebilir: Başkaları sana saygı gösterecek, seni değerli
bulacak, senden hoşlanacak şeklindeki yararlar, istenen davranışın somut sonuçları olarak örneklerine inanma sağlayabilir: Grup çalışmasında payına düşen işi yaptığın zaman, arkadaşların, işlerini kolaylaştırdığın için senden hoşlanacaklar; sırada çalışırken arkadaşının koluna dokunduğun zaman özür dilersen, kendisine değer verdiğini gören arkadaşın da sana değer verecektir...

Olumlu örnekler inanmayı kolaylaştırabilir: Ben hep böyle yaparım, böyle yaptığımda insanlar benden hoşlanıyor, senin beğendiğin insanlar da böyle davranıyor, şeklindeki örneklemeler, inandırıcılığı sağlayabilir. Öğütleme de buna benzer bir yöntemdir: Deneyimlerime göre böyle yapmak iyidir, böyle yapılması gerektiğini biliyorum, ben böyle yaptım iyi sonuç aldım sen de alabilirsin demek, davranışa yöneltebilir.

Davranışın yasallığını belirtme, yapılmasını kolaylaştırabilir: Kural böyle, bana böyle söylendi, böyle yapmamız gerek gibi. Başka seçenek yok, ben öyle yapmanı söylüyorum, yöneticilerimiz öyle istiyor şeklinde yönetsel beklentileri belirtmek de yasallığa ilişkin yönelim sağlayıcı işlev yapar. Başkalarınca da böyle davranıldığının örneklenmesi, uyumlu davranma isteğini artırır: Uygar herkes burnunu mendille siliyor, arkadaşların ödevlerini yapıyor, toplum çevremizi temiz tutmamızı bekliyor benzeri sözler, istenen davranışa yönelik olarak çeşitlendirilebilir. Sorumlu olduğu belirtilerek de yönelim sağlanabilir: O senin sorumluluğun, öyle yapman gerek, başka işlerin olması senin onu yapmana bağlı, ellerini sen yıkamazsan kim yıkayacak yönlü söyler, sorumluluk duygusunu eyleme geçirebilir.

Suçluluk duygusu uyandırılarak uygun davranışa alıştırılabilir: Böyle yapmazsak başkaları incinebilir, ödevlerim yapmazsak ailemiz mutsuz olabilir, başkaları zarar görebilir. Suçluluk duygusu, özsaygısına zarar vermeye yöneltilebilir: Böyle yapmazsan kendin hakkında iyi şeyler düşünemezsin, sen şöyle davranabilmelisin, bu davranışı çok iyi becerebilirsin sözleri, uygun örneklerle ilişkilendirilebilir.

Aksi davranışların zarar ve ceza getireceğinin belirlenmesi de uygun davranışa götürücü olabilir: Böyle yapmazsan zararlı çıkarsın, mutsuz olursun, ceza alırsın, hoşuna gitmeyecek sonuçlarla karşılaşırsın, takıma giremezsen, geziye gidemezsin, incinirsin demek, ödüllerden yararlanamayacağını söylemek, aksi davranışın kişisel ilişkiyi bozacağını belirtmek yolları kullanılabilir: Böyle yaparsan sana olan saygım azalabilir, seninle ilişkimiz zarar görür...

İstediğini belirtmek de bir yoldur: Böyle yapmanı istiyorum, senden bunu bekliyorum, ben böyle yapmanı yeğlerim demek, istendik gücün devreye sokulması olur. Davranışın kişisel ilişkiye olumlu etki yapacağının belirtilmesi de bu yöntemle ilgilidir: Böyle yaparsan senden daha hoşnut olacağım, sana saygım artacak, seni takdir edeceğim, senin hakkında daha olumlu düşüneceğim...

Davranışın, gruba ve başka insanlara karşı görevi olduğunu söyleyerek inandırma da bir yöntemdir. Grubun böyle davranmama ihtiyacı var, grup senin böyle davranmana bağlı, böyle yaparsan, başkalarına şöyle yardımcı olursun, böyle yapman başkalarını mutlu eder, yararlandırır şeklinde, toplumsal gücün kullanımı, istenen davranışa yöneltebilir. Davranışı için, sorumluluk duymasının sağlanması, istenen davranışı hem pekiştirir, hem sürekli hale getirir.  [Diğer Sayfaya Geç]