Mehmet
Mustafa TOKER -Formatör
Matematik Öğretmeni
İçinde
bulunduğumuz çağın hızlı gelişim ve değişimine ayak
uydurabilecek nitelikli insan gücü yetiştirmek zorunlu hale
gelmiştir. İyi bir eğitimin nitelikli öğretmenlerle sağlanacağı
yadsınamaz bir gerçektir.
Eğitim,
insanın kalıtsal güçlerinin geliştirilip istenen özelliklerle
yoğunlaşmış bir kişiliğe kavuşması için kullanılacak en
önemli bir araçtır. İnsanlara bilgi ve beceri kazandırmanın
ötesinde eğitim; toplumun yaşamasını ve kalkınmasını devam
ettirebilecek ölçüde ve nitelikte değer üretmek, mevcut değerlerin
dağılmasını önlemek, yeni ve eski değerleri bağdaştırmak
sorumluluğu taşır; bu değerler, öğrencilerin davranışlarını
ve dilek düzeylerini yine eğitim yolu ile etkilerler
Öğretmenler,
bilgi taşıyıcı ve aktarıcı değil, bilgi kaynaklarına giden
yolları gösterici, kolaylaştırıcı birer eğitim lideri olmalıdır
Öğrencilere
sorulan bir çok soruların %90 nı cevabı ezberlenen
bilgilerdir. Öğrenciler yeterince düşünme davranışları
gelişmediği için öğrenciler ezbere yöneltilmiştir. Anlatılan
konu ne kadar ilgi çekici olursa olsun, öğrenciler ne kadar
dikkatli dinlerlerse dinlesinler ve öğretmen bilgiyi ne kadar sıralı
ve yavaş anlatırsa anlatsın Dinleyerek öğrenme sınırlı
kalmaktadır .
Öğrencilerin
Sadece
duydukları zaman unutulduğu,
Duydukları
ve gördükleri zaman biraz hatırlandığı,
Duydukları,
gördükleri ve onunla ilgili soru
sordukları veya birisi ile tartıştıkları zaman,
anlamaya
başladıkları,
Duydukları,
gördükleri , tartıştıkları
ve yaptıkları zaman bilgi ve beceri kazandıkları,
Hatta
başkasına anlattıkları zaman bilgilerin kalıcılığı sağlanmış
olduğu görülmüştür.
Öğretim
ortamlarının zenginleştirilmesinde kullanılan görsel işitsel
araçların öğrenme üzerindeki etkilerinin araştırılması,
uzun yıllardan bu yana araştırmacıların ilgisini çekmektedir.
Örneğin 1937’lerde Hoban et al, tarafından görsel-işitsel
araçların etkinliği üzerine bir sınıflandırma yapılmıştır.
Buna göre, eğitim ortamında kullanılan materyaller, sundukları
eğitim ortamının soyuttan somuta oluş özelliğine göre sınıflandırılmıştır.
Öğrenme
işlemine katılan duyu organlarımızın sayısı ne kadar fazla
ise, o kadar iyi öğrenir ve öğrenmelerimiz o kadar kalıcı
olur.
En
iyi öğrendiğimiz şeyler, kendi kendimize yaparak öğrendiğimiz
şeylerdir.
En
iyi öğretim somuttan soyuta ve basitten karmaşığa doğru
gidilendir.
Eğer
öğrenciler aşağıda belirtilenleri yaparlarsa daha iyi öğrenirler.
1- Bilgiyi kendi kelimeleriyle yeniden
ifadelendirmek.
2-
Örneklendirmek
3-
Çeşitli biçimlerinin ve durumlarının neler olduğunu ayırt
etmek.
4-
Bilgi ile diğer faktörler ve fikirler arasında bağlantı
kurmak.
5-Bilgiyi
çeşitli biçimlerde kullanmak.
6-
Bazı sonuçlarını önceden görmek.
7-
Bilginin karşıtını veya tersini ifadelendirmek
Bunun
için iyi bir öğrenmenin ancak aktif öğrenme ile gerçekleşeceği
kabul görmüştür.
KLASİK
ÖĞRENMENİN ÖZELİKLERİ
1.
Öğretmen merkezli öğretimdir.
2.
Öğretmen aktif , öğrenci pasiftir.
3.
Düz anlatım yöntemi uygulanır.
4.
Öğrencilerin dikkati her geçen dakika azalmaktadır.
5.
Ezbere öğrenmeyi desteklemektedir.
6.
Öğrenciler olayları ve problemleri yeterince yorumlayamaz.
7.
Bilgilerin kalıcılığı sınırlıdır.
8.
Öğrencilerin ilgisini ve dikkatini çeken şeyler olmadığı için
öğrenme zor ve sıkıcı olur.
AKTİF
ÖĞRENMENİN ÖZELİKLERİ
1.
Öğrenci merkezli eğitimdir.
2.
Öğrenme etkin olduğunda, işin çoğunu öğrenciler yapar.
3.
problemleri çözerler ve ne öğrendilerse uygularlar.
4.
Düşünme, araştırma, soru sorma ve yorumlama gibi davranışları
gelişir.
5.
Duyarak, görerek, dokunarak ve yaparak öğrenmenin kalıcılığı
sağlanır.
6.
Öğrenci hedefe kendisi ulaşır.
7.
Öğrenci olumlu davranışla kazanırken; eylenir, zevk alır,
kendine olan güveni artar ve tatmin olur.
8.
Problemlere ve olaylara farklı açılardan da yorumlamaya çalışır.
9.
Öğrenci öğretmenini ve arkadaşlarını daha iyi tanır.
10.
Paylaşım ve yardımlaşma davranışları artar.
Öğretmen
aktif öğrenme metodunu uygulaya bilmesi için, işleyeceği ünitelere
uygun strateji, yöntemler, teknikler ve taktikler belirlemelidir.
ÖGRETİMDE
STRATEJİ - YÖNTEM -TEKNİK -TAKTİK UYGULAMALARI
STRATEJİ:
Bir ünitenin tamamını kapsayarak, o ünitenin hedef ve davranışlarını
kazandırmaya yönelik yapılan etkinliklerdir..
YÖNTEM:
Bir ünite içinde ki bazı davranışları kazandırmak için bir
veya birkaç ders süresi için yapılan etkinliklerdir..
TEKNİK:
Dersin içerisinde işlenen konun davranışlarını kontrol ve
pekişmesini sağlayan etkinliklerdir..
TAKTİK
: öğrencilere hakim olmak ve öğrencilerin konuya olan
ilgilerini artırmak için yapılan etkinliklerdir.
Öğretmen
ünitenin hedef ve davranışlarına göre uygun olan Strateji, yöntem,
Teknik ve taktikleri seçerek dersini işler.
Öğretim
yöntemleri , öğretmen veya öğrenciyi eksen alması durumuna göre öğretmen merkezli ve öğrenci
merkezli olmak üzere iki sınıfa ayrılır. Öğretmen
merkezli yöntemde aktif olan öğretmendir. Öğretmen bilgiyi
aktarır, öğrenci dinler ve öğrenmeye çalışır. Öğrenci
pasiftir ve alıcı durumdadır. Öğretmenin derste çok soru
sorması ve öğrencilerin derse katılımını sağlaması,
onlardan aldığı cevapları toparlayıp özetleyerek sonuca
gitmesi dersi öğrenci merkezli hale getirmez. Bu durumda ders
yine öğretmen merkezli bir derstir.
Öğrenci
merkezli yöntemlerde ise öğrenciler hazırlanmış bulunan öğretim
ortamlarında bilgiyi kendileri üretirler. Öğretmene sorular
sorar ondan yardım alırlar, ancak bu sorular öğrencinin kendi
ihtiyaçlarında doğan sorulardır. Öğretmenin konumu sorulan
sorulara cevap vermek, öğrencilerin bir güçlükle karşılaşmaları
halinde onlara yol göstermektir.
Metotsuz
yapılan çalışmalar, tesadüflere bırakılmış demektir.
Halbuki öğretim etkinlikleri tesadüflere bırakılamaz. Öğretim
metotları, öğrenmenin etkili bir şekilde gerçekleşmesinde önemli
bir rol oynar.
ÖĞRETİM
STRATEJİLERİ
1)
TAM ÖĞRENME MODELİ
Her
öğrencinin en üst düzeyde öğrenmesine olanak sağlar. Her öğrenciye
gereken süre sağlanarak, ağır öğrenen öğrencilerin bile öğrenimine
olanak sağlar. Bu öğrenim modelinde önce öğrencilerin
belirlenen hedef ve davranışları kavraya bilecek durumda olup
olmadıkları test yapılarak belirlenir. Eksik olan davranışlar
için tamamlama öğretimi yapılır. İstenilen düzeye gelen öğrencilere
ünitedeki yeni davranışlar kazandırılır.değerlendirme testi
yapılarak, tam öğrenme ölçütüne ulaşamayan öğrenciler için
tekrar kazanılamayan davranışlar için ek öğretme
etkinlikleri yapılır.Tekrar değerlendirme yapılarak istenilen
davranışların kazanılıp, kazanılamadığına bakılır.
2)
BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME
Öğrenilecek
konuya karşı merak uyandırılarak belli seviyede belirsizlik
oluşturmaktır. Belirsizlik seviyesi iyi ayarlanmadığında öğrencide
kargaşaya yol açarak , konuya olan ilgisi kaybolacaktır.Öğrencinin
merak ilgisini uyandırılarak yeterli ipuçlarıyla sonuca ulaşmaktır.
basitten karmaşığa doğru öğrencinin merakını devam
ettirilerek , konunun zorluğuna nedeniyle, öğrenmekten vazgeçmeyecek
şekilde sıralamalıdır. Öğretmen gerekli ipuçlarını
vererek öğrencilerin hedefe varmasını sağlar.Kısaca buluş
yoluyla öğrenme, öğrencinin kendisinin üretmesi veya bilgiye
ulaşması esasına dayanır. Öğretmenin görevi, gerekli öğrenme
ortamını sağlamak suretiyle öğrenciye yardım etmek, öğrenme
etkinlikleri sırasında öğrencileri yönlendirmek, ihtiyaç
duydukları anda onlara yardım etmektir.
3)
SUNUŞ YOLUYLA ÖĞRENME
Öğretmen
konuya giriş yapar ve arkasından öğrencilerin fikirlerini, örneklerini,
tepkilerini açıklar ve tartışırlar bu durum ders süresince
devam eder. Öğretmen anlattığı konuyu somutlaştırmaya çalışır
ve genelde özele doğru hiyerarşik bir sıra izler. Öğrencilerin
önceki bilgileri ile yeni öğrendikleri arasında yatay ve dikey
kurması sağlanarak anlamlı öğrenmeleri gerçekleştirilir. Öğrencilerin
konuyu anlayıp anlamadıkları sık ve kısa cevaplı sorular
gibi yollarla kontrol edilir.
4)
KUBAŞIK ÖĞRENME
Kubaşık
öğrenme işbirliğine dayalı bir öğrenme şeklidir. Öğrenciler
cinsiyet, yetenek, kişilik vb. özelikleri açısından farklı
şekillerden seçilerek, ortama 4’er kişilik guruplara ayrılır.
Oluşan kümelerde öğrenciler bireysel olarak öne çıkarılmaz.
Her kümenin kendine özgü ismi, amblemi, sloganı vb. küme içinde
oluşturulur. Küme içindeki öğrenciler küme başarısını yükseltmek
için birbirlerine yardımcı olurlar. Oluşan kümelerde
biresellik ön plana çıkmaz, küme başkanı veya yardımcısı
gibi durmlar olmaz eşit düzeyde söz hakkı ve katılım sağlanmaya
çalışılır. Öğretmen bu kümelere yardımcı olarak öğrencilerin
anlamlı bir öğrenme gerçekleştirmesini sağlar. Kümeye
verilen puan değerlendirmesi, küme içerisindeki öğrencilerin
sınavlarda verdiği cevap artışına göre değerlendirilir. Böylece
öğrencilerin kümeye verdikleri fayda eşitlenir. Ünite sonunda
başarılı olan kümelere başarı belgesi verilerek ödüllendirme
yapılır. Yeni bir küme için farklı öğrencilerin seçilmesine
dikkat edilir.
5)
ARAŞTIRMA - İNCELEME YOLUYLA ÖĞRENME
öğrencilerin
konuyla ilgili problemi çözmek için araştırma etkinliklerini
sürdürüp başarıya ulaşmasını sağlar. Öğretmen , öğrencilerin
düşünmelerine rehberlik ederek, yaşamlarında problemleri nasıl
çözmeleri gerektiği konusunda yardımcı olur. Öğrencilerin
araştırması sınıfla sınırlı değildir. Bu yolla gelecekte
karşılaşacağı problemleri adım adım nasıl çözebileceğini
öğrenir.
ÖĞRETİM
YÖNTEMLERİ
1)
TÜMEVARIM ve TÜMDENGELİM
Tümevarım,
özel durumlarda genel bir sonuca erişmek için yapılan,
usavurmaya dayalı bir çalışma ve tartışma yöntemidir. Bu yöntem
öğretimde örneklerden, sorunlardan, olaylardan ve özel
durumlardan hareket ederek genel sonuçlara, kurallara yada kanılara
varmak için kullanılır.
Tümdengelim
ise, bir takım yasa, ilke yada kurallardan hareket ederek özel
bir olayı, durumu yada örnekleri inceleme ve açıklama yöntemidir.
Bu niteliği ile tümevarım tam karşıttır. Öğretmende bu yöntemden
herhangi bir ilkenin, kuralın yada formülün ne ölçüde gerçekçi
olduğunu araştırmada yararlanır.
Tüme
varım yöntemi gözleme, deneye ve araştırmaya dayandığı için
öğrencilere ezbercilik yerine bilimsel düşünme alışkanlığının
gelişmesine katkıda bulunur. Bu yöntem ayrıca somut düşünceden
soyut düşünmeye de yardımcı olur.
2)
TANIMLAR YARDIMIYLA ÖĞRETİM
Tanımlar
matematiğin kuruluşunda yer alan her konuda çokça rastlanan
bir bilgi türüdür. Tanımlar yardımıyla öğretimde , kazandırılacak
olan kavramın tanımı , bu tanıma uyan ve uymayan örnekler
birlikte verilir. Öğrencilere düşen görev bu tanımı
dikkatli bir şekilde incelemek uyan ve uymayan örnekleri
birbirinden ayırmaktır. Böylece kavram kelime kelime
ezberlenmemiş ama anlaşılmış olur.
Örneğin
“ bilinmeyen içeren ve bu bilinmeyene verilen her değer için
doğruluğu sağlanan eşitliklere
özdeşlik denir ” , bilinmeyen içeren ve bu
bilinmeyene verilen bazı değer için doğruluğu sağlanan eşitliklere
denklem denir ” öğrenciler bu tanımı incelerek
verilen örnekleri bu tanıma uyarlayarak denklem ve özdeşlikleri
ayırmaya başlar. Özdeşlik ve denklem arasındaki fark anlaşılmış
olur.
3)
ANALİZLE ÖĞRETİM
Analizle
öğretim , bir genellemeyi , genellemenin elde edilişindeki
basmakları tek tek ve sırayla incelemek suretiyle incelemek
suretiyle anlamayı esas alan öğretim yöntemidir. Her adımda
genellemeye ulaşmak için , yapılan işlemin gerekçesi, dayandığı
matematik temelle açıklanır. Teoremlerin ispatına bu yöntemin
uygulaması olarak bakılabilir. Bu kavrama düzeyini yükseltmeyi
amaçlar ve özellikle özelikle ispatı birkaç adım gerektiren
bağıntıların çıkarılmasında kullanılır.
4)
SÖZLÜ ANLATIM
Sözlü
anlatıma konuşmada denir. Konuşma kişinin duygu ve düşüncelerini
sözle ifade edebilmesidir. Konuşmasını bilen öğrenci soru
soran , düşünen, düşündüren ve etkin olan öğrencidir ve
bundan dolayı konuşması yeterli düzeyde olan öğrenciler
genellikle her dersten başarılı olurlar.
Genlikle
Türkçe derslerinde kazandırılması gereken bu davranış öğrencilerin
kişilik gelişimine , daha rahat hareket etmesine ve kendine olan
güvenini kazandırır. Bundan dolayı öğretmen öğrencilerin
doğru ve düzgün konuşma becerisini geliştirmelidir. Her öğrenci
konuşmayı iyi kötü öğrenmiş olsalar bile ağız özeliği
taşır . Bu problemi öğrencilere yavaş yavaş sindirilerek
verilmeye çalışılmalıdır. Öğrencilerin konuşmalarına
verilen tepkiler öğrencilerin sıkılmasına, ürkmesine ve hata
yapma olanağından korkmasına neden olur. Bu durum öğrencinin
pasif kalmasına ve sınıf içi etkinliği kaybolur.
Sözlü
anlatım yöntemi zamanla dinleme, okuma, yazma ve sözcük daracığını
genişletme becerisine bağlı olarak gelişir.
Konuşma
bir sanatsa, konuşma eğitimi vermekte bir sanattır. Öğretmenlik
ise konuşmaktan çok konuşturma sanatıdır.
5)
DRAMA
Drama
ile öğrenme yöntemi önceden hazırlanmış olup olmamasına göre
iki çeşittir. Hareket, konuşma ve taklit gibi öğelerden
yararlanarak doğa ve toplum olaylarının hayali bir ortamda
canlandırılmasına drama ile öğrenme yöntemi denir. Bu yöntem
çoğunlukla öğrenilenin pekişmesi aşmasında kullanılır. Bu
yöntemde çocuklara gördüklerini yada hayal ettiklerini
hareket, konuşma ve taklit yoluyla anlatma olanağı sağlar.
Onlar , başkalarını durum ve davranışlarını canlandırırken
kendi duygu ve düşüncelerini de belirtme fırsatları verir.
Drama ile öğrenim yönteminde öğrenciler hem kendisini hem de
arkadaşlarını daha iyi tanımaya başlar ve okula , arkadaşlarına
, öğretmenine olan bağı kuvvetlenir.
Drama
ile öğrenme yöntemi önceden bir hazırlık yapmadan o an doğaçlamalarla
bir öğrenme gerçekleşiyorsa bu drama “yaratıcı drama”
denir. Bu yöntem öğrencilerin düşünmesini olaylara bakış açısını
ve hayal gücünü geliştirir. Eğitici drama da sahne, kostüm,
seyirci ve ezber çalışması yoktur.Çünkü amaç başkalarını
eğlendirmek ya da etkilemek, sahnede kendini kanıtlamak değildir.
Yani önemli olan ( çocuklar için ) mükemmel olmak değil sürece
katılmaktır.
6)
TARTIŞMA YÖNTEMİ
Tartışma
, derslerin öğretiminde tek başına pek seyrek başvurulan ,
fakat diğer yöntemlerin yanında daha etkin bir yöntemdir. Öğretmen
ve öğrenciler arasında en iyi iletişim aracıdır. Bu yöntem
öğretmen ve öğrenci arasında sıkı bir bağ oluşturacağında
öğrencinin tanınmasını da kolaylaştırır. Tartışma yöntemi
özelikle ünite başlarken çok etkili ve önemlidir. Ünitenin
planlanmasında öğrencilerin katılması sağlanır. Çizilmiş
resimler , yapılmış bir deney üzerinde ve benzeri şeylerle öğrencilerin
ilgisini uyandıracak şeyler üzerine soular sorulur ve ortaya atılan
bu problemler üzerinde yapılan tartışmalar sonucu üniteler öğretmen
- öğrenci işbirliği ile hazırlanır ve planlanır. Öğrenciler
konuyu yorumlamaya başlar ve çevresinde gördüğü veya duyduğu
bilgilerle bağlantılar kurar bu da öğrenciye hızlı ve doğru
düşünme olanağı sağlar.tartışma yönteminin çeşitlerini
münazara, panel, zıt panel, sempozyum, açık oturum, forum ve
kollegyum şeklinde sıralayabiliriz.
Münazara
:
İki
ekibin; bir konuyu ele alarak, dinleyiciler ve bir jüri önünde
iki karşı tezi savunmalarıdır. Bu metot, öğrencilerin görüşlerini
düzenli ve anlaşılır bir biçimde açıklamalarına, konuları
çok yönlü kavramalarına, karşıt görüşleri çürütmek için
bilgilerden süratle yararlanmalarına yardım eder.
Panel :
3 - 5 kişilik bir grubun önceden belirtilmiş bir konuyu
dinleyici grubu önünde samimi bir hava içinde tartışmasıdır.
Panelin gayesi, bir meseleyi çeşitli yönleriyle aydınlatmak,
çeşitli eğilim ve görüşleri ortaya koymaktır.
Zıt
Panel :
Bu teknik ile, işlenmiş olan konuların tekrar edilmesi mümkün
olmaktadır. Sınıf ikiye ayrılır. Yarısı soru soran yarısı
da cevap veren grup içinde yer alır. Uygulamaya geçilmeden önce
konuşmaları yönetecek lider seçilir. Her bir bölüm tekrar dört
yada altı kişilik gruplara ayrılır. Soru soracaklar sorularını
tespit ederken diğerleri de kendilerine sorulması muhtemel olan
sorulara cevap hazırlar.
Sempozyum :
Bir konunun çeşitli yönleriyle küçük bir grup tarafından
sunulması için yapılan seri halde konuşmadır. Sempozyumda,
her oturumda üye sayısı 3’den az 6’dan çok olmamalıdır.
Her üye belli bir konuda yada o konunun bir kısmı üzerinde bir
konuşma yapmakla görevlidir.
Açık
Oturum :
Bir grubun bazı kurallara uygun olarak bir konuyu dinleyiciler önünde
tartışmalarıdır. Üyeler başkandan söz alarak konuşurlar.
Forum :
Genellikle sınıfta panelden sonra bir de forum yapılarak, sınıftan
konu üzerinde söz almak isteyen öteki öğrencilere söz
verilir.
Kollegyum :
İki panel grubundan meydana gelir.
7)
SENARYO İLE ÖĞRETİM
Senaryo
ile öğretim, kazandırılacak bilgi ve becerilerin bir olaylar
zinciri içinde örtülü olarak sunulması, bu olayları yaşayanların
bunları öğrenmesi esasına dayanır. Sınıf hayat içinde öğrenmemiz
gereken şeyleri öğrenmek için düzenlenmiş suni bir ortamdır.
Onun için sınıfta gerçek bir senaryo uygulaması yapmak
zordur. Yani öğrenci sınıfın içinde, hayat dışındadır. Sınıfı
çevreye taşımak da örgün eğitimde pek kolay olmamaktadır.
Bundan ötürür senaryo için suni ortamlar oluşturma, hayalinde
canlandırma ve oyuncu ile duygusal beraberlik içinde olmadan
yararlanılır.
Seyirci
izlediği bir filmde çoğu kez olayın akışına kendisini kaptırır
ve oyunculardan birinin tarafına geçerek , onun isteklerinin gerçekleşmesini,
onun başarılı olmasını ister. İşte öğretimi senaryolaştırma
öğrencinin kendisini oyuncu yerine koyması sağlamak suretiyle
olur.
8)
YAZILI ANLATIM
Yazılı
anlatım yöntemin öğrencilerin kendi gördüğünü, duyduğunu,
düşündüğünü ve yaşadığını yazarak anlatmasıdır. Öğrenci
için sözü yazıya dökmek kola değildir. Bundan dolayı yazma
etkinliği , ilk sınıflarda öğretmenin kılavuzluğu ile bütün
sınıfla ortak çalışma olarak başlar. Öğretmen, öğrencilerin
fikirlerini de alarak konuşulan konunun özetini birkaç cümle
ile yazdırır. İlerleyen zamanlarda cümle sayısını artırarak
özet çıkarılır. İlerleyen sınıflarda “ortak yazma”dan
“bireysel yazma”ya geçiş yapılır. Öğrencilerin düzgün
cümleler ve daha uzun yazmaya zorlanmalıdır. Öğrencilere sık
sık yazma çalışması yapılmalı ve öğrencilerin ilgisini çekecek
konulara yer verilmelidir. Öğrencileri düşündürücü, hayal
kurcu, geleceğe yönelik beklentilerini, kaygılarını ve
benzeri konularla öğrencilerin zihin dünyası gelişmesi sağlanmalıdır.
Öğrencilerin kendi dünyasını yazıya dökmesine imkan
verilmelidir.
9)
DENEYSEL ETKİNLİKLERLE ÖĞRETİM
Genellikle
Matematik ve fen bilgisi öğretimi sırasında deneyle doğrulama
veya göstermeye başvurulur. Deneysel yöntem buluş yolu
stratejisinin bir yöntemidir. Öğrencilerin aktif öğrenmesinde
en etkili yol deneysel etkinliklerdir. Çünkü öğrencilerin beş
duyu organı ile öğrenme sağlanır. Deney için önceden konu
hakkında genel bilgiler verilir. Öğrenciler bireysel veya gurup
halinde deneyin planı çıkarılır. Deney için gerekli
materyaller hazırlanarak yapılması gerekenler basmaklar halinde
deney gerçekleştirilir. Ve sonucunda deney rapor haline
getirilir. Deney öğrencilerin uygun davranışlarının kazanılmasına
göre hazırlanmalıdır. Yani deney karışık olamamalı ve karışıklık
yaratacak araç , gereç ve aygıtlar deneyden çıkarılmalıdır.
Öğrenciler yapacakları deneyde araç ve gereç kullanımını ,
planlamayı, toplamayı öğrenmelidir. Deney amacına ulaşmalıdır.
10)
ÇÖZÜMLEME ve BİRLEŞİM
Çözümleme,
bir bütünü oluşturan parçaları amaçlı olarak birbirinden
ayıma işidir. İlk öğrenmeye başlayan öğrenciler eşya,
olay ve varlıkları önce bir bütün olarak algılarlar; sonra
bu bütünü bölümlere veya parçalara ayırır algılandığında
da anlamaya çalışır. Çözümleme zihinsel olarak yapılabileceği
gibi fiziksel olarak da yapılabilir. Anlatılan konu somut olacağı
gibi soyut da olabilir. Çözümleme yöntemi öğrencileri araştırmaya
ve inceleme yapmaya yöneltir.
Birleşim
de , birbiriyle ilişkisi bulunan öğelerin nesnelerin, görüşlerin
, olayların genel bir sonuca düşünceye ya da bütüne varmak için
birleştirilmesi işlemidir. Birleştirmede öğrenciler parçaları
bir araya getirerek yorumlar. Birleşim yönteminde öğrenciler açıklama
ve yorum yapma güçlerini artırmada yardımcı olur. Böylece
olaylara bakış açısıs ve zihin dünyası gelişmiş olur.
Okuma
- yazma kazanılması için yapılan çalışmalarda geniş ölçüde
bu yöntemden yaralanılır.
11)
BDE ( BİLGİSAYAR DESTEKLİ EĞİTİM) YÖNTEMİ
Bilgisayar
Destekli Eğitim, öğretimin bilgisayar kullanılarak yapılması
ve öğretim içeriğinin bilgisayar yoluyla aktarılmasıdır
Araştırma
uygulama, bire bir öğretim, benzeşim, öğretici oyunlar,
problem çözme üzerine hazırlanmış eğitim yazılımları kısa
zamanda olumlu davranışlar kazandırır. Edinilmesi pahalı veya
imkansız olan doküman, resim ve bilgiye erişim olanağı sağlayarak
sümülasyon (benzeşim) yoluyla öğrencilere aktarılması sağlanır.
Grafik, ses, animasyon ve çoklu medyanın görsel ve dinamik bir
çalışma ortamı sağlaması öğrencilerin ilgisi artırdığı
için daha kolay öğrenme sağlandığı görülmüştür.
Bire-bir eğitim programları, içeriği neredeyse gerçek bir öğretmen
gibi öğrenciye sunmak için kullanılırlar. Öğretmenin yerini
bilgisayar alır; öğretmenin sadece öğrencileri değerlendirmede
görev alır. Tekrar olayı fazla olduğu için öğrenmenin pekişmesi
kolay ve kalıcı olur.
SONRAKİ
SAYFA>
|