Comte Auguste

 

1798-1857 yılları arasında yaşamış olan, pozitivizmin kurucusu Fransız filozofu. Temel eserleri: Course de Philosophie Positive (Pozitif Felsefe Dersleri), Systeme de politique positive (Pozitif Politik sistem).

Kartezyen veya Aydınlanma geleneğinin en önemli temsilcilerinden olan Comte'un temel amacı, toplumun reformdan geçirilmesi, toplumun yeni baştan düzenlenmesi olmuştur. Bu amaç, ona göre, toplumu yöneten yasaların bilgisini, toplumu konu edinen bir bilimi gerektirir. Bu bilim için ise, yeni bir bakış açısına, yeni bir felsefe anlayışına gerek duyulur. Bu nedenle, Comte arzuladığı toplumsal reform ve düzenlemeyi bilimsel temelleri olan bir felsefe, pozitif felsefe ya da pozitivizm üzerine inşa edilmiş olan bir toplum bilimi geliştirerek gerçekleştirebileceğini düşünmüştür. O, pozitivizmi yalnızca yeni bir felsefe anlayışı, bir düşünce tarzı olarak değil, fakat toplum problemi için temelli bir çözüm olarak öne sürmüştür.

Comte'a göre, inançların herkesçe ortak olarak benimsenmediği, düşüncelerdeki anarşinin toplumda anarşiye yol açtığı bir çağda kurtuluşu sağlayacak tek çözüm pozitivizmdir. O, tarihin akışını tersine çevirmenin ve toplumsal birlik ve düzeni, Fransız Devriminden önceki dini ve manevi değerlerle sağlamanın imkansız olduğunu savunmuştur. Eşitlik, insan hakları ve halkın egemenliği gibi kavramların ise metafizikle ilgili içi boş soyutlamalar ve dogmalar olduğunu söyleyerek, demokrasinin yöntemlerini savunanlara da karşı çıkan ve pozitivizmi, bu çerçeve içinde genel bir zihin hali, bir araştırma ruhu olarak tanımlayan pozitivist Auguste Comte'un söz konusu felsefe anlayışı, insan için olumlu ve yapıcı olanın yalnızca olguları gözlemleyerek tasvir etmek olduğunu öne sürer. Onun pozitivizminin en önemli özelliği, doğanın yüce ve mutlak bir amacı olduğu fikrini reddetmesinden meydana gelir. Comte'un pozitivizmi, ikinci olarak varlıkların özünü ya da varlıkların gizli, içsel nedenlerini bulma çabasından vazgeçer. Bu felsefe yalnızca olguları araştırmak, varlıklar arasındaki sabit ilişkileri gözlemlemek gerektiğini öne sürer.

Comte'a göre, bilimin tek amacı olgular arasında varolan sabit ilişkileri belirlemek, doğa yasalarını bulmaktır. Bu amaç, yalnızca gözlem ve deney yoluyla gerçekleştirilebilir. Başka bir deyişle, bilim deneysel yöntemi kullanır ve bu şekilde, yani deneysel yöntemle kazanılan bilgi, pozitif bilgidir. Comte, insanların zihniyetlerinin değiştirilmesinde, toplumun yeni baştan düzenlenmesinde, söz konusu pozitif bilginin kullanılması gerektiğini belirtir. Pozitif bilgi tarihsel bir evrimin sonucu olan bir bilgidir ve insan zihninin tarihsel olarak ulaştığı en yüksek düzeyi gösterir.

Sosyolojinin bir anlamda kurucusu olarak görülen Comte, toplumsal yapının, bir ilerleme ortamında varlıklarını sürdüren nitelikleri ve organları ile kendi başına var olduğunu söyler. Toplumun statik yönüyle dinamik yönünü birbirinden ayıran Comte'a göre, toplumun statik yönü mülkiyet, dil, din gibi toplumun belirli durağan yönlerinden oluşur. Toplumun statik yönü, insanın doğal yapısına bağlıdır. O, toplumun dinamik yönünü, toplumun ilerleme gücü olarak tanımlamıştır.

İlerleme ise, düşüncedeki ilerlemedir, statik yapıdan en yüksek ölçüde nasıl yararlanmamız gerektiği konusundaki kavrayışımızı geliştirmekle ilgili bir husustur. Yoksa, ilerleme toplumun statik yönünü oluşturan öğelerin değişimiyle ilgili bir konu değildir. Örneğin, aile kurumu, insanlar metafizik evreden pozitif evreye geçerken değişikliğe uğramaz. Fakat pozitivizmin dinamik etkisi, kadınlara yeni bir statü kazandırmaktan oluşur. Aynı şekilde, yeni düzende mülkiyetten, tek bir insanın çıkarını değil, fakat başkalarının çıkarını da hesaba katacak bir biçimde yararlanılacaktır.

Öte yandan, bütün sistemin anahtarı dindir; bununla birlikte, Comte'un yeni dini, insanlığa inanmaktan oluşacaktır. Buradan da anlaşılacağı üzere, o bir tür insanlık dini kurtarmaya çalışmıştır. Onun bu yeni dini, ayin ve törenlerine kadar, Hıristiyanlığın bütün inançlarına bağlıdır, fakat o Tanrı'nın yerine insanlığı, ermişlerin yerine bilginleri geçirir. Bu insanlık dini, devletin yönetim şekline de yansıyacaktır. Artık, Comte'a göre, tek insan diye bir şey olmayacaktır. Tek insan kendi kişisel çıkarını değil de, toplumun çıkarını düşünecek, onu kendi çıkarına üstün tutacak şekilde yetiştirilecektir. Bu toplumda benciliğin yerini, özgecilik alacaktır.

 

Ana Sayfa