ŞEM VEYA SAM

Dr. Hakkı Açıkalın

 

Şem (שֵׁם "meşhur; verimlilik, isim” anlamlarında. Standard ibranîce’de Şem, Tiberia ibranîcesi’nde Şêm; yunanî Σημ, (Sim); Arabî: سام‎ - Sam). Eski Ahid’e göre Nuh peygamberin (Noah) oğullarından biri. En büyük oğlu olduğu kabûl edilir. Kimi gelenekllere nazaran ise ikinci oğludur. Genesis (Teqwîn, Oluş) 10:21’de Şem ve kardeşi Japeth’in yaşlarından bahsedilir. Eber’in çocuklarının hepsinin atası sayılmaktadır.

Şem’in ismi Genesis’de 5:32, 6:10; 7:13; 9:18,23,26-27; 10; 11:10; ve 1 Chronicles’da (1. Tarihler) 1:4 anılmaktadır.

Genesis 11:10 Arpahşad’ın doğumunda Şem’in 100 yaşında olduğunu belirtmektedir. Demek ki, Tufan gerçekleştiğinde 98 yaşındadır. Bu tarihten sonra 500 yıl daha yaşadığı rivâyet edilir. Yani toplam 600 sene yaşamıştır.

Şem’in çocukları şunlardır: Eber, Elam, Aşur, Aram, Arpahşad ve Lud. Yeni Ahid’de Luka Hz. İyşâ’nın şeceresinden bahsederken O’nun Âdem’den Şem’den, İbrahim’den ve Davud’dan geldiğini söyler.

Şem Asya’nın güneybatısındaki halqların en büyük atası sayılır: Elam (Pers ülkesi halqı), Aşur (Assyria), Arpahşad veya Arpahaxad (Chaldea). Bunlardan da, İbranîler (Hebrews) ve Arablar (Arabs), Lud (Lydia) ve Aram (Syria).

Şemît veya Semit (Sâmî) kelimeleri ile ‘Oğullar’ kelimesi genelde ortak bir ataya işâret etmek için kullanılır. Eski Ortadoğu’da (ve Ege’de) en erken yerleşimlerdeki ethnolojik tablo şecereyi (genealogy) gösterir; Kavramsal olarak bu topluluklara Semit (Samî, Şemit) veya Hamit (Hâmî, Ham’dan gelen) denir. Günümüzde ne Semit ne de Hamit kavramları, bilimsel çalışmalar dışında, pek kullanılmaz. Sâdece İsrail devleti ve yahudîler ırkçı ve siyâsî amaçlarla bu kavramı sık kullanmaktadır.

Özellikle dil bilimde ‘Semitik Diller’ terimi, Afro-Asiatik (Afrika-Asya) dilleri altbaşlığı olarak kullanılır. Bu da, ibranîce, arabî, aramî, Fenike, Akkad ve Ethiopia lisânlarının ortak kökenine işâret etmektedir.

Bir de, ‘Anti-Semitik’ veya Anti-Semit kavramı ırkî, ethnik veya kültürel bir önyargının sıfatı veya adı olmaktadır ve yahudîlere has bir ifâde biçimidir. Bunun nedeni, Qabbalik bağlamda, yahudîlerin sâdece kendilerini Sâmî olarak görmeleri ve Sâmîliğin üstün ırk (qawm-ı necîb) olmaları iddiâsıdır. Onlar, bütün dünyânın en üstünü olduklarına, Allah’ın kendilerini seçtiklerine ve diğer halqların ise kendilerinin hizmetkârı olmaktan başka bir misyonları olmadığına inanırlar. Buna dîn milliyetçiliği veya dîn ırkçılığı da denir.

Bazı yahudî geleneklerine göre, Şem’in Salem (Şalim) kralı Melkizedek (Melhizedek) olduğuna ve dört kral savaşından sonra İbrahim peygamberin onunla karşılaştığına inanılmaktadır.

Şem, James Joyce’un ‘Finnegans Wake’ (Finneganlar’ın Uyanışı) isimli kitabında, Humphrey Chimpden Earwicker'ın iki oğlundan biri olarak anlatılır.

Eski Ahid verileri

Nuh’un en büyük oğulları arasında, Şem, Ham ve Japheth’in ismi birlikte anılır. (Gen. v. 32). Gen. x.’daki milletler masasında Şem ve nesilleri en son sırada gösterilir. Bunun sebebi muhtemelen derleyicinin kendi soyunu daha gerilere götürmek istemesindendir.

Nuh’un en mühîm oğlu

Rabbinik literatürde:

Rabbiler’in, Şem’in en genç oğlu olduğu konusunda ilânına ve mutabakatına rağmen, hâlâ onun birinci ve en önemli oğul olduğu belirtilmektedir. Sünnetli doğmuştur; İbrahim, İshaq ve Yakub’un atasıdır, rahîb ve peygamberdir ve Gen XI’de anılan 8 dürüst insan arasında onun da ismi yer alır. Şem ‘Büyük Olan’ biçiminde stilize edilmiştir ("Şem rabba"; Sanhedrin 108b). Gen. R. xxx. 6’ya göre, Nuh’un gemiyle geri dönüşünden sonra kurbanları altara sunan odur. (comp. Gen. viii. 20) Bir arslan tarafından sakat bırakılan da Şem’dir. Nuh, Şem’e Hz. Âdem’den mirâs kalan elbiseleri ona Verdi (Sayılar iv. 6). Nuh iki oğlunu da (Şem ve Japeth) kutsadı (ib. verse 27). Rabbilerin düşündüğü gibi Şekinah’ın sâdece Şem’in çadırlarında oturduğunu ilân etti (Yoma 10a; Tan., Noa, 21; Gen. R. xxxvii. 9; comp. Jubilees, vii. 9). Shem'in hediyesi olan, yahudîlerin onun soyundan geldiğine işâret eden bu senet görüldüğünde yine kendileri de Şem’in soyları olan Asurîler Hezekiah zamanında bir melek tarafından imhâ olduklarında, onlara (yahudîlere) dokunulmadı. (Tan., Yelammedenu, l.c.; Ex. R. xviii. 5).

Efsâneler

Rabbiler Şem’i, Salem (Şalim) kralı Melhizedek ile aynı kişi olarak kabûl ederler ve onu ‘En Yüksek Olan’ın rahibi’ adıyla anarlar. Hedorlaomer tarafından kumanda edilen 4 kralın ordularını yenilgiye uğrattıktan sonar İbrahim peygamberle görüşür (Gen. xiv. 18-20). Bu bilgiye göre, Şem, rahib olarak Yeruşalaim’e (Qudüs) gelir ve bu şehrin kralı olur ve bilâhare bu şehir (Yeruşalaim) Yhwh (Yehowa) kültünün merkezi olur. Orada İbrahim peygamberin yanına gider ve, kendi soyundan olan Elamîler’ı (Elamlılar) öldürdüğü için kendisine kızmadığını belirtir. (Midr. Agadah Gen. üzerine). Şem, Allah’ın kararından evvel İbrahim’in ismini takdis ettiği için Allah, Şem’in görevini (krallık ve baş rahiblik) ondan alıp İbrahim’e verdi (Ned. 32b; Pire R. El. xxvii.). Midraş Agadah’a nazaran Şem’in bizzât kendisi baş rahiblik vazifesinin İbrahim’e verilmesini Allah’tan istedi. Allah, Şem’in kutsal rahibler sınıfına (Sacerdotlar) seçilebilecek bir oğlu olmadığını biliyordu (Pire R. El. ve Gen. R. (xliii. 10). Bunun tersine, Midraş Agadah, Şem’in kıyâfetleri Abraham’a verdiğini ve böylece onu rahib olarak tanıdığını gösterdiğini anlatmaktadır (Gen. R. xliii. 7). Rabbiler, bazı olaylarda Şem’in Abraham’la eşit bir konumda olduğuna işâret ederler; bunun için Abraham’ın Şem’den Elamlılar’a yönelebileceğinden ve kendisini de lânetleyeceğinden korkuyordu (Gen. R. xliv. 8; Tan., Lek Leka, 19). Bir başka misâl; Allah, Şem ile Abraham’ı uzlaştırdı. Mukaddes şehre (Mâbed’in bulunduğu şehir) Abraham Jireh adını vermişti (Gen. xxii. 14; Jehovah-jireh). Aynı şehre Şem "Salem" adını verdi. Allah iki ismi birleştirdi; ve böylelikle "Jerusalem" ismi ortaya çıktı (Gen. R. lvi. 16). Jehovah Jireh deyimi, ‘Efendi temin edecek’ veya ‘Efendi techiz edecek’ anlamlarına gelir.

Rabbiler’e göre, Şem bir okul kurmuştur ("bet ha-midraş") ve orada Torah tahsil ve tâlim edilmiştir. Bu okulun göz bebeği Yakub’dur (Jacob). Daha sonar Şem Eber’le birleşir; Bu ikisinin birleşmesiyle okul her ikisinin adını taşımaya başlar. Okul, dönemin kanunlarının da yazıldığı bir tür ilâhiyât hukuku mektebine dönüşür. Şem Beth Din’in de (בית דין: Mahkeme) kurucusu sayılır. Bu yasalarla, Judah (Yuda) Tamar’ı ateşe atmıştır ('Ab. Zarah 36b; Gen. R. lxiii. 7, lxvii. 8). Şem’in kanunu (hukuku) Şekinah’ta varlığında ortaya çıkan üç kanundan biri olarak kabûl edilir. (Mak. 23b). Abraham’ın ölümünde Şem ve Eber onun cenâze tezkiresinin önünde yürümüşler ve cenâzenin defni için ideal yeri birlikte tesbit etmişlerdir (Gen. R. lxii. 6, Gen. 110). Dünyânın, Nuh’un üç oğlu arasında paylaşımı neticesinde Şem, 26 ülke, 33 ada, 26 lisân (toplam 72 lisân) ve 6 yazı (toplam 16 yazı) sahibi olmuştur. Şem, diğer iki kardeşine göre bir fazla lisân almıştır. Bu lisân İbranî lisânı olarak kabûl edilir. Torah böyle söylemektedir. Diğer beş lisân şunlardır: Mısır lisânı (Koptik), Libya lisânı, Asurîce, Keldanîce ve Gutazaki (veya Guzarati; Hind kıtasında kullanılan bir dildir) (Midr. ha-Gadol on Gen. x. 32, col. 182).

Ele
ştirel Bakış:

Şem birey olarak kabûl edilmez. Onun ismi de coğrafî veya ırkî bir varlık sayılamaz. Kendisine tapanlar tarafından ilâhlaştırılmış bir kahraman sayılabilir. Bu anlamda Şem ismi ‘ilâh’lık izâfe edilecek bir isim olamaz; Bir diğer yandan Şem isminin, Şemu’el (Ş’mu’il) veya Samuel isminin kısaltması veya bozulmuş bir biçimi olduğu biçiminde değerlendirmeler de vardır. Şem, ‘oğul’ anlamıyla çeşitli kombinasyonlara girmektedir. "Beruk Yhwh Şem" = "Şem, Yhwh’nin bereetidir, rahmetidir’. Bu bereket, kehânet anlamı da taşır. Kâhin olarak onun işmi Şemaiah veya Şemu’el olarak anılmaktadır. Bir diğer söylenişi de "Elohe Şem"dir (Allah’ın Şem’I veya İlâh Şem).

Japheth (Yafeth) de köken olarak ‘theoforos’ (ilâhlık taşıyan) bir forma sahibdir. (Gen. ix. 27; ). Bu planda Kenaan görünmez, Ham, Şem’in erkek kardeşidir. Kenaan’ın Ham’ın yerine geçişi (gösterilişi) ikincildir. Kenaan üzerindeki lânet, sözde, yükseliş savaşında Yhwh ile Baal arasındaki mücâdeleye işâret eder. Şem Yhwh’yi temsil eder ve onu efendi olarak tanımlarken Kenaan ona (Yhwh) hizmet etmeyi reddeder. İzrael Yhwh’nin halqı ise, Şem(yahu) (Yhwh’nin oğlu), doğal olarak İzrael’in atasıdır. O, İzrael’in efendisi olmaktadır. Budde’ye nazaran, Japheth—isminin mânâsı ‘güzellik’tir — Fenikeliler’i temsil ederken Kenaan, ‘düşüklük, düşkünlük, sıradanlık, banallik anlamında, Filistin’in en eski yerli halqını temsil eder. Bu üçlü, ‘Efendilik’ (Şem), ‘Güzellik’ (Japheth) ve ‘Bayağılık, sıradanlık’ (Kenaan) biçiminde genel bir anlam kazanır.

Genesis. x. 1-xi. 9’da verilen tabloda Şem, 5 oğulun babası olarak kaydedilmektedir. Bu oğulların arasında Semit (Sâmî) olmayan isimler de vardır. Şem’in soyları arasında (ib. x. 22-23, 24 ve 25-30) P, R, ve J vardır ve son pasajda ise Şem ile Eber’I birarada gösterme eğilimi mevcuddur.


Biblik Veriler:

Bu soylar, Elam, Asur (Aşur), Arphaxad, Lud ve Aram’dır. Elam, Babilonia’nın doğusunda dağlık bir bölgedir. M.Ö. 4000’lerde Babil kralı Eannadu’nun gerçekleştirdiği savaşlarla bilinir. Lisânı semitik değildir. O bölgenin Şem’e âid sayılmasının nedeni çok sayıda Sâmî’nin bölgeye göç etmiş olmasıdır.

Arphaxad

Bu bir tahmindir. Yukarı Zab bölgesinin üzerinde kalan dağlık bölgenin sâkinleri olan Arrapachitisler (Arrapacitoi) terqedilmiş bir topluluktur; İsmin son unsuru olan (Kasad - ), ibranîce "Kasdim" olarak söylenen Keldanîler’e teqâbül etmektedir. Yine ‘Kassitler’in de aynı ismi taşıması ilgi çekicidir. Kelimenin ilk parçası üzerine de farqlı fiqirler vardır. Dillmann ("Genesis," i. 372 et seq.) ve Holzinger ("Genesis, K. H. C." s. 105) ilk elemanın (arp - ) Arabî ve Ethiopia lisânında ‘sınır, hudud’ mânâsına geldiğini ve bütün kelimenin anlamı da Keldanîler bölgesi anlamına sahib olduğunu bildirmektedir. Hommel "Eski İbranî Geleneği," s. 292, isimli kitabında kelimenin, ‘Ur-Kasdim’ kelimesinden bozunduğunu iddiâ ve izâh eder; Fakat bu izâh, פ (Peş) harfinin varlığını açıklayamaz. Cheyne (Zamanyazımı isimli eserinde) kelimenin, (Arpan - , Asurî bölgesi Arbaha kelimesiyle Kasid - kelimesinden mürekkeb bir kelime olduğunu öne sürer. Her hâl- û kârda Babil’e atıfta bulunmaktadır.

Lud, güçlü bir ihtimâlle Lydia’ya denk düşmektedir. Mânâsı bilinmiyor. Aram Aramî halqına teqâbül eder. Bunların Semit olduğu kesindir. Aram’ın soyuna ‘Uz’ adı verilir (Gen. x. 23). Uz Harran (Hauran) bölgesine komşu bir coğrafyaya denk gelir. Hul ve Gether hâlâ bilinmeyen iki bölgedir. Maş ise, Maş tepesi olup Gılgamış Destânı’nda geçmektedir. Jensen’e göre bu bölge güneybatı Arabistan’da bulunmaktadır. Zimmern ise bu bölgeyi Lübnan ve Anti-Lübnan dağları olarak tanımlar. Dillmann ve Gunkel ise Nisibis’in (Nizip) kuzeyinde bulunan Masius Tepesi’ne vurgu yapar.

Eber’in oğulları

Arphaxad’ın en önemli soyu (Gen. x. 24) Eber () olarak kabûl edilir. Bu ismin ‘İbranî’ () kelimesiyle köken bağı olduğu iddiâ edilmektedir. Eber’in bilinen iki oğlu vardır: Peleg, ondan Abraham ve İbranîler gelir. Ve, Joktan. Joktan’ın soyları Arablar’dır. Almodad ise henüz tanımlanamamaktadır. Şelef Arabî "Silf"tir ve Yemen’de yaygın bir oluşumdur. Hazar-maveth, Hadramaut’tur ve Hind Okyanusu’nun kenarında bulunur. Jerah, Mahra’yla özdeştir. Hadoram, San’a yaqınlarındaki Dauram’dır. Uzal, an'a’nın kendisidir. Obal muhtemelen Ebal’dır (Gen. xxxvi. 23), Diklah ve Abimael bilinmemektedir. Şeba, Sab'a’dır ve güney Arabistan’da bulunur. Ofir, Solomon zamanında altın topraklara denk gelir, Arabistan’da, Pers Körfezi’ne uyar. Havilah, Arabistan’da bulunmaktadır. Kuzeydoğuda yer alır. Jobab, Arab kabilesi olan Batlamî Jobaritæ’ye işârettir.


Tenkidî görüş:

Modern zamanlarda milletler arasındaki en yüksek bağlantı ölçüsü ortak dil veya ortak dil kökenidir. Yine, ırk da önemli bir ortaklık belirteci olmaktadır. Böyle bakıldığında Sâmî milletlerinin katalogu Eski Ahid’den ayrılmaktadır. Buna göre Sâmî milletleri; Kuzey Arabları’nı, Güney Arabları’nı (Minâlılar, Sabîler, vs.), Habeşler (Abyssinians), Babiller (Babylonians), Asrîler (Assyrians), Aramîler (Arameans), Fenikeliler (Phenicians), Kenanîler (Canaanites) ve İbranîler (Hebrews), Moablar (Moabites) ve Edomîler (Edomites). Genesis’teki liste Fenikeliler’i ve Kenanîler’i Ham soyundan (Hamitler) sayar.

Hamitler’in sınıflandırılması ve aqrabalık ilişkileri

Dil bazında Semitler genellikle 2 gruba ayrılmaktadır: Kuzey Semitleri, Güney Semitleri. Sonuncusu, Arabları, Yemenlileri (Minalılar, Sabîler, modern Mehri), ve Habeşleri içerir; Geri kalanlar ise kuzey grubunu oluşturur. Güney grubu için bu sınıflamanın tam oturduğunu görebiliyoruz fakat kuzey grubunda zorluklar vardır. Kuzey için sınıflandırma çok keyf verici değil. Meselâ, burada diller, güney grubunda olduğu gibi birbirlerine çok yaqın değil. Büyük varyasyonlar gösteriyorlar. Kuzey Semitl lisânları 3 gruba ayrılır: Babilce (Asurî’yi de içinde barındırır), Aramîce (Süryanîce ve Samarî ve Mandeen gibi çok sayıda dialekti bünyesine barındırır) ve Kenanî (Fenike, İbranî, Moabî lisânlarını içerir). Bu diller, birbirleriyle yaqın ilişkiler içindedir. Bu diller aynı zamanda, Eski Mısır dilininin en önemli temsil konumunda bulunduğu, dil grubuyla da güçlü bir ilişki içindedir. Bu dil grubuna Hamit (Hâmî) dil grubu adı da verilir. Grupta; Eski Mısır dili, Kıptîce (Coptic), Berber dilleri (Kabyle, Tamachek, vs.), ve Küşî (Cushite) lisânları (Bişarî, Saho, Galla, Afar, Somali, Bilin, Chamir, vs.) bulunmaktadır.

 

İlkel Mekân ve Medeniyet

Semitler’de ortak Hayvan isimlerinden hareketle, Sâmî dillerinin Aryan dillerinden Türkistan steplerinde çizgisel bir ayrışma saptanabilmektedir. Buradan, Sâmîler’in Türkistan bölgesine kadar ulaştıklarını ve kültürlerini de bu coğrafyalara ulaştırdıklarını anlayabiliyoruz. Ancak bazı araştırmacılar Sâmîler’in anavatanı olarak Arabistan’ı ve Hamito-Semit ırkın anavatanı olarak da Kuzey Afrika’yı göstermektedir. Prehistorik (Tarih öncesi) dönemde Semitler Atalar’ının topraklarından ayrılarak Arabistan’a geliyorlar. Burada, ırkî karakterleri ve dillerinin ayırıcı özellikleri gelişiyor. Buradan da diğer Sâmî topraklarına yayılıyorlar. Arabistan ve Kuzey Afrika’daki Hamîler ve Sâmîler’in hayatı çölde vahalarda gelişiyor. Katı hayat şartları onları tarihin şafağından çok önce vahşîliğe ve barbarlığa zorluyor. Hurma kültürü bu döneme denk düşer. Gevşek bir aile örgütlenmesini de aynı dönemde görüyoruz; Anaerkil biri güven süreci belirleyicidir ve en ünlü ilâhî varlık bereket ilâhesi olmaktadır. Bu kültün işâretleri Sâmî medeniyetinin alâmet-i farîqası olmaktadır. Bu ilâhe Güney Arabistan’da "Athtar"; Habeşistan’da "Aştar"; Mesopotamia’da"İştar"; Aramîler’de "Atar"; ve Kenanîler’de ve Fenikeliler’de "Aştart" olarak bilinir; Eski Ahid’in Masoretik metninde (mesorah (מסורה) geleneğin aktarımı anlamındadır) "Aştoreth" biçiminde ifâde edilir. Bu kült, İzrael’in dînini de derinden etkilemiştir. Bu inanç aynı lisân gibi Sâmî kültürüne ve inancına damgasını vurmuştur. Benzer inanç ve kültür izlerine Hâmîler’de de rastlanır; bu, her iki halqta da serabî (vaha) yaşama bağlı bir gelişmedir.

Arablar ve Habeşler

Arablar, çölde Kuzey Arabistan’da izole bir biçimde yaşıyorlardı. Bu nedenle ilkel Sâmî karakterini, geleneğini ve dilini en uzun süre koruyabilen qawimlerden biri oldular; hayat koşulları yüksek bir medeniyet oluşturmanın önünde güçlü bir engeldi. Ancak, Asr-ı Saadet çağıyladır ki, Arablar dünyâya yayılabilmişler ve bir yüksek medeniyet oluşturabilmişlerdir. İlk defâ bu dönemde büyük dünyâ gücü olabilmişler, İspanya’dan Orta Asya’ya ve Kuzey Afrika’ya, Hindistan’a, Akdeniz havzasına kadar fetihler yapabilmişlerdir. Fetih yapılan yerlerde Arablar aynı zamanda nüfusun bir ögesi olmuşlar ve orada soylar vermişleridir.

Son arkeolojik araştırmalar, ülkenin en mümbit bölgesi olan güneybatı Arabistan’da, M.Ö 13. asır itibârıyla çok yüksek bir medeniyetin izlerini göstermektedir. Bu medeniyet Ma’in ve Saba şehirlerinde temerküz etmektedir ve çok sayıda yazılı kalıntı içermektedir. Bu yazıların dialekti kuzey Arabistan’dakinden çok farqlıdır. . Bu medeniyet Ma’in ve Saba şehirlerinde temerküz etmiştir. Güney Arabistan’dan Bab el-Mendeb’e gelen göçmenler Afrika’da bir koloni oluşturmuşlar ve bağımsızlaşmışlardır. Bu Sâmîler Ethiopialılar veya Habeşler olarak bilinirler. M.Ö 115 itibârıyla eski Saba krallığı devrildi ve yerine Yeni Saba ve Raidan krallığı kuruldu. Bu krallık Afrika’ya yayıldı. M.S. 380’e gelindiğinde Aksum Krallığı hâline geldi; aynı dönemde Sabî yazısı Habeşistan’da yerini aldı. Bu yazı Gaza Şeridi’ne kadar yayıldı. Hristiyanlık aynı devirde Habeşistan’a girdi. Amharik, Tigris, Tigriña gibi dialektler hâlâ konuşulmaktadır. .

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Babilliler ve Asurîler

En eski Semitik medeniyet Babil’dir. Bu, dünyadaki en eski değilse de, en eskilerden biri kabul edilir. Semitler’in Babil’e gelmesinden ve oraları işgâl etmesinden evvel Semitik olmayan bir halq tarafından ikâmete tabî idi. Bunlar, Alman araştırmacılar tarafından Sümerler, İngilizler tarafından ise Akkadlar olarak adlandırılmışlardır. Sümerler kama biçimi (cuneiforme) yazıyla medeniyet tarihinde ilk yazıyı başlatan topluluk olarak kabûl edilmektedir. Yazılı tarihinin şafak vaqtinden evvel, tahminen M.Ö. 5000 yıl kadar önce, Arabistan Semitleri Sümerler’le karıştılar.

İlk tarih verilerini, Şirpurla, Kiş, Gişban, Ur, Ereh, Larsa ve Agade şehirlerinde görüyoruz. Dönemin büyük mücâdeleleri Nippur, Eridu ve Ur arasında geçmiştir. Arabistan’dan gelen göç akımı Babil’de yeni bir dalgalanmaya yol açtı.; -1700’de güneydoğu soyu olan Kassitler Babil’i işgâl ettiler ve 576 yıl sürecek olan bir hânedân kudular. Kassitler çok kısa sürede Semitleştiler. -1000’de iqtidâr Asurîler’e geçti.

Asûria aslında bir Sâmî kolonisiydi. M.Ö 19. asrın ortalarında güçlü bir tarih sahnesine çıktılar. M.Ö. 1100’e gelindiğinde Batı Asya’nın en büyük gücüydü. M.Ö. 9. ve 8. asırda Filistin’e hâkimdi. M.Ö. 7. asırda Mısır’I fethetti. Semitler arasında en savaşçı topluluk oldukları kesindir.

Keldanîler (Kaldeliler) ve Aramîler

Arabistan’dan bir başka Semitik göç, Keldanîler’le gerçekleşmiştir. Uzun süreler Babil’in güney sınırında dolaştılar. M.Ö. 8. asırda Babil tahtını ele geçirdiler ve M.Ö. 625’de Kaldeli Nabopolassar Yeni Babil ve Kalde İmparatorluğu’nu kurdu. Bu imparatorluk, M.Ö. 538’de Kiros (Cyrus) tarafından yıkılana kadar devam etti.

Aramîler hiçbir zaman birleşik bir bağımsız devlet kuramadılar. Babil’in batı sınırlarında dağınık olarak yaşadılar. Fırat’tan Toros dağlarına kadar yayılmışlardı. Bir ucu Lübnan’a uzanıyordu. Erken İsrailî dönemde Havran’a doğru itildiler. DAha sonra, Nebatîler kolu Edom’u, Moab’ı ve Sina Yarımadası’nı işgâl etti. Oradan Arabistan’a ve Taima’ya ilerlediler. Sennaşerib zamanında lisânları bir lingua franca (heryerde konuşulan dil) oldu. Hem Babilleri hem de İbranîler’i diliyle etkiledi. Aramî yazısını M.Ö. 1500’lerde görüyoruz. Aynı dönemde Filistin’e doğru göçetmektedirler. İbranî efsânelerine göre İzrael bir Aramî stoğuydu.

Fenikeliler, Kenanîler ve İbranîler

Fenikeliler ve Kenanîler aynı ırktandı ve aynı dili konuşurlardı. Suriye’ye ve Filistin’e, M.Ö. 1700’de Mısır’daki Hiksos krallarının soylarından biri olarak geldiler. Hiçbir zaman net bir krallık kuramadılar. Buna muqabil küçük dominyonlar oluşturdular. Fenikeliler Lübnan dağları ile Akdeniz arasında kalan bölgede yaşıyorlardı. Denizcilikte çok ileriydiler. Karada Aramîler’in ulaştığı noktaya onlar denizde ulaşmışlardı. Sâmî etkisini Mısır’a ve Yunanistan’a taşıdılar. Alfabe’yi bunlar geliştirdi.

İbranîler’in kökeni Aramî olarak kabûl edilmektedir. Fakat, Kenanî lisânını tercih ettikleri biliniyor. Dünya medeniyetine en büyük katkıları dînleridir. Edomîler ve Moablar İzrael’le çok yaqın aqrabaydılar ve aynı lisânı konuşuyorlardı.

Semitler’in Medeniyete Katkıları

Semitler’in dünyâ medeniyetine çok şey kattığı aşikârdır. Babilliler, binlerce yıllık medeniyetin temel elemanlarından birçoğunu tesis ettiler. Mısırlılar’ın Babil’den mirâs olarak devşirdiği çok şey vardır. Astronomi’nin başlangıcı, zamanın haftalara bölünmesi ve Nathematk biliminin bidâyeti Babil’e dayanmaktadır. Muhtemelen Sâmîler’e denk gelir. Fenike ise alfabenin bulucusudur. Dünyânın en büyük üç dîni Judaizm, Hristiyanlık ve İslâm Sâmî coğrafyasında ortaya çıkmış ve dünyânın her tarafını etkisi altına almıştır.

Şem

Bütün Semitik ırkların atası. Kelime, Akkad dilinde Sumu olarak söylenir. Milletler’in Babil’den dağılması devrinde, Yafeth’in soyları Şinar’ın kuzey ve kuzeydoğu’suna doğru gittiler ağırlıklı olarak da Avrupa’ya doğru yayıldılar. Yine, güneydoğu yönünde Hind alt-kıtasına ve Uzak Asya’ya doğru da yöneldiler. Şem ve Ham’ın soyları Küçük Asya’nın (Anadolu) ve Arabistan’ın güney bölgelerini kendi aralarında paylaştılar. Ham’ın soyları Afrika kıtasına da yayıldı. Bu Sâmî-Hâmî karışması, erken milletlerin Sâmî veya Hâmî kökenli olmaları mes’elesini karmaşık hâle getirmektedir.

Bâzen, meselâ, Hamî kökenli bir halqın Sâmî dilini benimsediğin görüyoruz. Öte yandan, Sâmî kökenli bir halq da Hind-Avrupa (Yafethik) bir dile adapte olabiliyor. Bu da arkeolojik veya dokümanter görünümleri karmaşıklaştırabiliyor. Bu da milletler ağacının oluşturulmasında çok büyük hatalara yol açabiliyor.

Karmaşa erken Arab milletleri arasındadır. Örneğin Şeba ve Dedan şecere olarak Kuş’un büyük oğulları olarak kaydedilirler. Böylece, iki Hâmî milletin ataları olmaktadırlar. Ancak, daha sonraki şecerenin iki kurucu Arab kabilesi daha vardır: Şeba ve Dedan. İkii de, Abraham’dan (İbrahim), Yokşan yoluyla inmektedirler. Böylece Sâmî kökenli oldukları ortaya çıkmaktadır. Hâlâ bu halqın Sâmî mi yoksa Hâmî mi olduğu tartışılmaktadır.

Dil kanıtı güçlü bir belirleyicidir. Khronolojik veriler bize Şeba ve Dedan kabilelerinin Hâmî olduğunu söylemektedir. Kuş’un oğulları Yokşan’ın oğullarından 8 nesil kadar evvel yaşamışlardır. Bu bağlamda, İbranî bir kelimeden (Rab) gelen Arab sözcüğü ‘Ereb’ olara ortaya çıkmıştır. Bugün bile Arab yarımadasında yaşayan Semitik kabileler Hâmî komşularının dilini Hebrew word for Arab (that is 'rab') is derived from the same root as 'ereb,' meaning a mixed multitude. Furthermore, even today the Semitic tribes of the Arabian peninsula will speak disdainfully of their konuşmaktadırlar. Örnek olarak Musta’rablar’ı (Arab davranışlılar) verebiliriz.

 

 

 

 

 

 

 

ŞEM’in SOY AĞACI

ŞEM

------------------|------------------

Elam Aşur Arphaxad Lud Aram

| |

| |

Şelah ------------------------

| Uz Hul Gether Meşeh

|

|

Eber

|

--------------

Peleg Joktan | |

---------------------- |

Reu ------------------------------------------------------------

| | Şelef | Jerah | Uzal | Obal | Şeba | Havilah |

| | ( | | | |) | |

Serug | | | | | | |

| | | | | | | |

| Almondad Hazarmaveth Hadoram Diklah Abimael Ofir Jobab

| |

Nahor

Terah

|

------------------

Abram Nahor Haran

| |

| Lot

| ----------

| Moab Benammi

|

--------------------------------

|

----------------------------------------------------------------

Işmael Isaac Zimran Jokşan Medan Midian Işbak Şuah

| | -----------¿

| ---------- ----------------------

| Şeba Dedan Efah | Henoh | Eldaah

|

| | Efer Abidah

| |

| -----------|-----------

| Aşurim Letuşim Leummim

|

-------------------------------------

-------------------------------------------------------------------

Nebioth Kedar | Mibsam Mişma Dumah | Hadad Tema | Nafiş Kedemah

Adbeel Massa Jetur

 

ŞEM’İN SOYLARI (SÂMÎ SOYLARI)

Elam

Elamîler’in kurucu babası. Babil’de Elamtu, Yunan’da Elymais (ElumaiV), Romalılar’da Elymaei olarak bilinir. Kendi isimlerini Haltamti olarak tescil etmişlerdir. Eski Pers kayıdlarında Huju, Orta Pers dönemi kayıdlarında ise Huz olarak geçmektedir. Modern Persçe’de Khuzistan adı verilen bölge tarihî Elam topraklarına işâret etmektedir.

Aşur

Adıyla anılan halqın atasıdır. Asurîler’in erken kral listesinde Puzur-Assur I’i görebiliyoruz. Bu listeye göre, Puzur-Assur I M.Ö. 1960 yılında tahta geçmiştir. Assur, en erken ilâhlaştırılan ve kendisine tapılan bir ata olmuştur. M.Ö. 612’ye kadar Asur’da bütün kavgalar, diplomatic işler, dıişileri hep onun adına yapılmış, diğer bir deyişle ona adanmıştır; ve her Asur kralı Asur’un mânevî izniyle taç giyebilmiştir. Rabbinik literature göre, Babel döneminde tek dürüst adamdır.

Arphaxad

Keldanîler’in (Kaldeliler) atasıdır. Arpkeşed olarak da bilinir. Hurrî tabletlerinde bu durum belirtilmektedir. Orada ismi Arip-Hurra olarak geçer. Bunun mânâsı Kalde’nin kurucusudur. Akadlar bu ismi Arraphu olarak söylerler. Bazı araştırmacılara göre bu isim, Asurîce bir cümle olan 'arba-kişşatu' dan gelir ve mânâsı ‘dünyânın dört köşesi’dir. Asurîler kendi soylarından gelenlere Kaldu derler. Büyücü, astrolog veya mathematikçi anlamlarındadır. Batlamyus (Ptoleme) onların topraklarını Arrapahitis olarak kaydeder. Başkaları ise Arphaxitis adı verirler.

Lud

Lud’un soyuna Ludim adı verilir. Asurîler ve Babiller Ludu adını vermişlerdir. Josephus bu topraklara daha sonraları Lydia olarak anılmıştır. Bu kelime Yunanca olup Küçük Asya’da yerleşen bir qawmi anlatır. Lydialılar, okçulukları ile nâm salmış bir halqtır. Hind-Avrupa dilini konuşurlar. M.Ö. 546 tarihinde toprakları Pers kralı Cyrus (Kiros) tarafından işgâl edilmiştir.

Aram

Aramîler’in atasıdır. Akkadlar tarafından ‘Aramu’, Yunanlar tarafından Siriako (Suriako) olarak bilinirler. Tiglath-Pileser I’e âid Asurî yazıtlarında Aramî ülkesi Dicle nehrinin doğusu olarak tanımlanır. Tiglath-Pileser III döneminde ise bütün Mezopotamya’da yaşamaktadırlar. Sonra, bugünkü Suriye topraklarına geçtiler.

 

Uz

Soyunun yaşadığı ülke kesin olarak bilinmiyor. Aramîler’le berâber oldukları sanılıyor. Bilindiği gibi Aram, Uz’un babasıdır. Güçlü bir ihtimâlle, Kuzey Arabistan’da, Babil’le Edom arasında yaşadılar.

Hul

Soyları Celile Gölü’nün kuzeyinde ikâmet ederlerdi. Adlarını Huleh gölü ve vâdisine verdiler. (Eski Ahid’de Merom Suları olarak geçmektedir). İsrail buraya Hula Vâdisi adını vermiştir.

Gether

Soyları Şam’ın güneyine yerleştiler. Josephus, onları Bactrianlar olarak tanımlar ve ünlü deve yetiştiricileri olarak anar. Bactria, Aryanlar’ın yerleştiği bir ülkedir ve Yafet kabileleri onun soylarının yaşadığı bölgede yaşıyordu.

Meşeh

Soyları Maş olarak da bilinir. Akkadlar onlara ‘Maşu’ ismini vermişti. Mısırlılar ise Miş’r adıyla anılıyorlardı. Lübnan’da ikâmet ediyorlardı.

Şehiah

Haqqında bilgi yoktur.

Eber

Adını İbranî soyuna vermiştir. Adı ‘Ebru’ olarak da söylenir. Kral Ebla’ya da gönderme vardır. Arablar’ın Joktanite (Yoktanit) kökenli kabileleri de Eber soyundandır.

Joktan

13 güney Arabistan kabilesinin atasıdır. Modern Arablar tarafından Yaqtan olarak anılır. Bunlar Semitik Arablar’dır. Hâmî kökenli Arablar ise, bu Semitik kökenliler tarfından ‘Musta’rab’ (Arab iddiâsında olan, Arab taslağı) olarak tanımlanırlar.

Almodad

Young gives Almodad' name as meaning 'The Agitator,' which, if correct, hides what is no doubt a most interesting background. The name is certainly Arabic - his descendants are known to early Arab historians as the Almorad tribe - although their precise area of settlement cannot now be determined (see Map 2).

 

 

Şelef

Güney Arabistan’da bir kabilenin atası olmuştur. Salif kabilesi ilk Müslüman kabilelerden biridir. Bunlar aslında bir Yemen kabilesidir ve Sulaf’ta ikâmet ederler.

Hazarmaveth

Soyları Arabistan’ın güney sâhillerine parallel 200 millik bir vâdide yer alır. Bugün Hadramut ismiyle tanınır. İlk İslâmî yazıtlarda bu isim hdrmt ve hdrmmwt biçimindedir. Dönemin 4 büyük kabilesinden biridir. İsim, ‘Ölüm Kasabası’ anlamındadır.

Jerah

Celile sâhillerinde yerleşmişlerdir. Beth-Yerah adıyla anılır. Soyları Güney Arabistan’a göçetmişlerdir. Hadramut yaqınlarında bulunan Mahra’ya göçettikleri bilinmektedir.

Hadoram

Güney Arabistan kabilesidir.

Uzal

Arab tarihçiler bu ismi Azal olarak söyler. San’a şehrinin İslâm öncesi dönemdeki ismidir. San’a bugün Yemen’in başşehridir. Asurîler bu topluluğa Azalla adını vermişlerdir.

Diklah

Akkadlar ‘Diklath’ derler. Asurîler ise ‘İdiklat’ adını verirler. Yunanca ise ‘Tigris’ (TigriV) denir. Pers Körfezi’nin kuzeyinde yaşamışlardır.

Obal

Güney Arabistan kabilesidir. Arab tarihçiler buna Ebal ismini verirler. Yemen’deki eski yazıtlar Abil biçimindedir. Ubil olarak da anılır. Kaynaklara göre, bu kabilenin yerleşimi Yemen şehirleri olan Hadeida ile San'a arasındadır.

Abimael

Soyları Güney Arabistan’da yerleşmişlerdir. Adlarından eski Saba yazıtlarında bahsedilir.

 

 

Şeba

Arabistan’da yerleşmişlerdir. Kuşit ve Yokşanit kabilelerdir.

Ofir

İslâm öncesi Arab yazıtlarında bahisleri geçmektedir. Yemen’de Saba ile Hawlan (Hawilah) arasında gösterilmektedir. Bu isim, güneybatı Arabistan’da Ma’afir kasabasında muhafaza edilmiştir.

Havilah

Bu isimle anılan iki tane Arab kabilesi vardır. Birincisi Hâmî kökenlidir. Bu Hâmî kökenli kabile Arab yarımadasının doğu bölgelerinde yerleşmiştir. Arab coğrafyacılarına göre toprakları Hawlan diye anılır. Kautsch’a göre isim Huwailah’tır ve Basra Körfezi sâhilinde ikâmet ederler. Sâmî kökenli Havilah kabilesi Kuzey Arabistan’da ikâmet ederler. Strabo onları Khaulotaei olarak adlandırmıştır. Josephus onlara Euilat adını verir. Arab kosmolog Yakut, onların konuştuğu dialektin Hawil olduğunu ve ‘İbrahim’in oğlu Midian-Medyan’ın soyları tarafından konuşulan bir dialekt olduğunu’ söyler. Ptoleme ve Pliny onların Kızıldeniz sâhilinde Aualis şehrinde yaşadıklarını belirtir. Şu ânda Cibuti devletinin sınırları içinde kalmaktadır. Şehrin günümüzdeki ismi Zeila’dır.

Jobab

Jobab'ın soyu Akkadlar tarafından Labibi olarak adlandırılır. Juhaibab isimli kasabada ikâmet etmişlerdir. Mekke’ye yaqındır.

Peleg

İsminin mânâsı ‘bölüm’dür. Akkadça ‘Pulukku’ bir toprağı sınırlara ayırmak, bölmek anlamındadır. Türkçe’deki ‘Bölük’, Kürtçe’deki ‘Belek’ kelimeleri de aynı kökten gelir. Akkadça ‘palaka’ fiili bölmek, parçalara ayırmak anlamına gelir. Asurîce ‘Palgu’ fiili ‘bir toprak parçasını kanallarla ve sulama sistemleriyle ayırmak’ anlamına gelir. İbranîce ‘Peleg’ kelimesi Eyyub (Job) 29:6 ve 38:5’de geçmektedir. Bu isim muhtemelen, Babel’de milletlerin ayrılmasına ve oradan çeşitli yerlere dağılmasına işârettir. Baylon’un (Babel) eski isimlerinden biri ‘Kanallar mekânı’ anlamına gelen Palgu’dur; bu nedenle en iyi tercüme ‘Bölüm Mekânı’ olacaktır. Bu ismi taşıyan eski bir yerleşim birimi daha vardır ki, Akkadlar buna ‘Phalgu’ adını verirler. Bu yerleşim, Fırat ile Haboras (Hebar, Ezekiel 1:1’de geçer) nehirlerinin kesiştiği yerde bulunur. Babel’de milletlerin bölünümünün ve dağılımının gerçekleştiği tarih olarak Tufan’dan sonar 5. nesil dönemi olarak işâretliyoruz.

Reu (Rew)

Bu isim Akkadlar’da şahsî bir isim olarak görünüyor: Ragau. Fırat nehrinde bir adaya verilmiştir. Amat şehrinin hemen aşağısında yer alır. Akkadlar buna Ra’ilu derler. Yunanlar tarafından Ragu (Ragou) olarak .

 

Serug

Adını, Akkadlar tarafından Sarugi ismiyle anılan şehre vermiştir. Batı Haran’dadır (Harran). Suriye veya Siria isminin de aslı olduğu söylenir.

Nahor

Bilgi yoktur.

Terah

Abraham’ın babasıdır ve sonraları Haran’ayerleşmiş ve orada vefât etmiştir. Terhah ismi Ay-Tanrı ile özdeştir. Bu açıdan ‘Teraphim’ ile bağı vardır. Josephus 24:2 Terah’ı putperest olarak tasvir eder. Haran’da, Asurîler tarafından Turahi, Akkadlar tarafından ise Turahu diye bilinen bir mekân vardır ve kutsal sayılır

Haran

Haran en genç oğuldu. Ur’da doğdu ve genç yaşta aynı yerde öldü. Babası Terah oğlunun anısına Haran şehrini kurdu. Şehir Ninova (Nieveh) ile Karkamış (Karkemiş) yolu üzerindedir. Bu yola Asurîler ‘Harranu’ adını vermişlerdir. İlk kurulduğu günden beri, Ay’a tapanların merkezi hâline gelmiştir. Orada bir Ay Tapınağı inşâ edilmiştir. Asur kralları buraya çok önem vermişlerdir. Ur tapınağı kadar ünlenmiştir. Nemrud (Nimrod) orada ibâdet etmiştir. Yazıtlarda ‘Haran İnsanları’nın Kıymeti’ biçiminde geçer.

Lot

Arablar, Ölü Deniz’e ‘Bahr-I Lot’ (Lot Denizi) adını verirler. Fazla bilgi yoktur.

Moab

Moab milletinin atasıdır. Bu millet Akkadlar tarafından ‘Mu’abu’ biçiminde anılır. Mısırlılar ise M’ab derler.

Benammi

Ammonit milletinin atasıdır. Amman’a ismini veren de odur. Eskiden Rabbath-Ammon olarak bilinmekteydi. Makkabîler’in 1. kitabından biliyoruz ki, Judas Makkabeus Ammonitler’le karşılaşmış (çatışmış) ve en az M.Ö. 2. asra kadar ayakta kalabilmişlerdir. M.Ö. 1. asırda toprakları Nebatîler tarafından işgâle uğramış (Nebaioth, 97) ve tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Benammi’nin ismi bazı klan listelerinde Ugarit olarak geçmektedir. Bir başka yazıtta ise Nemrud’dan kurtulduğu belirtilmekte ve isim Banu Ammanaia olarak telaffuz edilmektedir. Asurîler, Ammonitleri ‘Bit-Am-ma-na-aia’ olarak söylerler. ‘Ammon’un Evi’ anlamına gelmektedir.

 

 

Nahor

Nahor ismi Babil yazıtlarında geçmektedir. Nahur biçiminde söylenir. Haran’da yerleşmişlerdir. Aşurbanipal dönemi yazıtlarında Nahuru biçiminde geçer. Kalıntılarına ise Til-Nahiri (Nahor Tepesi) derler.

Abraham

Yahudî milletinin atası olarak kabûl edilir. Babil tabletlerinde Abi-Ramu olarak geçmektedir. Eblait tabletlerde ise Abarama olarak geçer. Josephus, Babilli tarihçi Berosus’un ‘Tufan’dan sonra 10. nesilde Keldanîler arasında dürüst ve büyük bir adam vardı’ dediğini yazar. Burada kasdedilen Abraham’dır. Şamlı Nikolaos (NikolaoV tou DamaskoV) Abraham’I ‘Hecataeus’ (HkateoV) biçiminde söyler.

Şuah

Şuitler’in atasıdır. Aralarında Eyyub peygambere danışmanlık yapanlar vardır. Asurîler ‘Sabu’ olarak bilirler. Topraklarını ise, Fırat’a komşu, Karkamış’ın güneyinde, Balikh ile Habur (Haborah) nehirleri arasında tarif ederler.

İşbak

Kenan ilinin doğusunda yerleşen bir kabilenin atasıdır.

Midian (Medyan)

Arab Midyanîleri’nin atasıdır. Arab tarihçi Yakut, Arabî’nin Hawil dialektini konuştuklarını söylemekte ve Midian’ın Abraham’ın oğlu olduğunu onaylamaktadır. Midian kabileleri Modiana olarak da bilinir (Ptoleme ve Mısır kaynakları). İslâm öncesi Madyan şehri bugün Magha'ir Şu'aib olarak varığını sürdürmektedir.

Efah

Efah’ın soyları şimdiki Ghuwafa’da yerleşmişlerdir. Guwaha, Tebuk’un güneybatısında yer alır. Bu da, Arab yarımadasının kuzeybatısında bulunur. Tiglath-Pileser, Hayapa adını verir. Bilâhare, Sargon II devrinde (M.Ö. 725) yazıtlara geçmiştir.

Efer

Asurî kral Aşurbanipal Efer’in soylarını Apparu olarak kayda geçirtmiştir. Kurucusu Ghifar olarak belirtilir. Medine’ye yaqındır.

Henoh

Meşhur Kanit kabilesinin kurucusudur. Kanit kabilesi Midian Arabları’ndan müteşekkildir. Aqaba Körfezi cıvarında yerleşmişlerdi.

 

Abidah

Yemen’de Minea yazıtları Abiyadi olarak bahseder. Arab yarımadasının güneydoğu bölgelerinde yerleştikleri sanılmaktadır.

Eldaah

Eldaah’ın soyları Sabî yazıtlarında vardır. Yada’il adıyla geçer. Yemen’de yerleştikleri biliniyor.

Medan

Muhtelif kuzey Arab kabilelerinin kurucusudur. Modern dönemin melhur Arab ailesi Abd-al-Madan, Medan soyundandır. Madan kasabasında yerleşmişlerdi ve Tiglath-Pileser III yazıtlarında (M.Ö.732) isimleri geçer. İsmi Badan olarak belirtilir. Kasaba Tema’nın güneyinde bulunur.

Jokşan

Soylarının Kuzey Arabistan’a yerleştiği sanılıyor.

Şeba

Bu Şeba’nın soyları Semitik Arablar’ın atalarıdır. Bunlar, Hâmî kökenli Şeba soyundan değildir. Tekrarda yarar var; İbranîce ‘Rab kelimesinde doğrudan türeyen ‘Arab’ kelimesinin aslı ‘Ereb’dir.

Dedan

Semit soylu Dedanit Arablar’ın atasıdır. Bunlar da, Hâmî soylu Dedan Arabları’indan farqlıdır. Babil kralı Nabonidus zamanında yazıtlara geçmiştir.

Dedan’ın Oğulları

Dedan’ın oğulları 3 Semitik Dedanit Arab kabilesine soy vermiştir. Bunlara yahudî literatüründe Asshurim denir ve gezici tüccâr mânâsınadır.; Letuşim ise ‘Sivriltilmiş, Keskinleştirilmiş silahlar’ anlamına gelir. Leummim, gizemli bir kavram olarak ‘Adalarda oturanların şefleri’ mânâsını hâizdir. Bu bilgilerden yola çıkarak, Asshurim ve Letuşim’in ülke boyunca seyâhat ettiğini, birşeyler satıp tâmir ettiğini görüyoruz. Ve, sayısız Çingene (Roman) kabilesinin de aynı işi yaptığı biliniyor. Benzerliğe dikkat.

Zimran

Bir Arab kabilesinin kurucu şefidir. Şehri, Mekke’nin batısında bulunur. Batlamyus (Ptoleme) bu ismi Zabram olarak kaydeder.

lsaac (İshaq)

İşmael

Nebaioth

Soylarıyla berâber Ölü Deniz’in güneyine yerleşmiştir. Keldanîler bunlara Nabat derler. Asurîler ise Nabaiate adını vermişlerdir. Kendi yazıtlarında 'nbtw' olarak geçmektedir. Yunan tarihçi Diodoros, onların adını Nabatei (Nampatei) olarak geçirir. Nebatîler, Augustus Caesar’ın Arabistan ticâret yollarını kesmesiyle tükenmişlerdir. Tiberius Caesar zamanında, Judea’nın doğusundaki bütün sahanın ortak ismi Nabataea’dır.

Kedar

İbranîler tarafından Qedar olarak bilinir. Asurîler ‘Qidri’ derler. Soyları büyük Arab kabileleri hâline geldiler ve kuzeybatı Arabistan’a yerleştiler. Eski Dünyâ’da ‘Siyah Çadırlar’ deyimi bunlar için kullanılmıştır. Babil kaynakları, Nebuhednezzar ordularının Kedar kabilesiyle M.Ö. 599’da karşılaştığını yazmaktadır. Jeremiah 49:28 ve 29’da da bahsi geçer. Bu kabilenin ismi Aşurbanipal’in yıllıklarında da geçmektedir. İslâm Peygamberi’inin de Kedar kabilesinden geldiği iddiâları vardır.

Abdeel

Akkadlar tarafından İdibilu diye adlandırılan kabilenin kurucusudur. Tiglath-Pileser III yazıtlarında da İdibale şeklinde geçer. Mısır sınırlarına yaklaştıklarında Asurîler’e yardımcı oldukları söylenir. Kuzey-Batı Arabistan’da yerleşmişlerdir. Kedar ve Nebaioth topraklarına yaqındır.

Mibsam

Bilinmeyen bir Bedewî kabile şefidir.

Mişma

Bugün Cebel Mişma denilen yerde yaşamışlardır.

Dumah

Asurîler ve Babiller bunun soylarını Adammatu ismiyle anarlar. Ptoleme ise onlardan ‘Domatha’ diye bahseder. Porfirias ise Dumathii adını vermektedir. Idumae diye de bilinmektedir. Modern Arab şehri Dumat-al-Jandal bu kabilenin yerine işâret eder.

Massa

Massa’nın soyları Asurîler tarafından Mas’a olarak bilinir. Ptoleme, Masanoi (Masanoi) adını kullanır. Dumah’ın kuzeydoğusunda yerleşmişlerdir. Josephus, onların ismini Mesanalılar biçiminde kaydeder. Romalılar ise onların topraklarına Charax Spasini derler.

 

Hadad

Akad kitâbelerinde Haddu diye anılırlar. Bu, pagan bir ilâhın adıdır.

Tema’

Arabistan’da bulunur. Taima şehri, Dedan’ın 70 mil kuzeydoğusuna denk düşer. Babil kralı Nabonidus, 556-539 yılları arasında sürgün hayatını burada geçirmiştir.

Jetur

Ituralılar’ın atasıdır. Yunanlar tarafından Itouraia diye bilinir. Bu halqın ismi, Dio Cassius, Josephus, Pliny, Strabo vd. eserlerinde anılır; Romalı yetkililere göre, bu halk hırsızlıklarıyla öne çıkmıştır. MS 160 senesinde Lübnanlı Hristiyanlar’a karşı bir katl’iâm gerçekleştirmişlerdir.

Nafiş

O ve soyu Eski Ahid verilerinde Nefiş olarak geçer. Soyu da, Nefusim ve Nefisesim diye bilinir.

Kedemah

O ve soyları Kedemoth El Değmemiş Tabiatı diye bilinen bölgede ikâmet etmiş olan halqtır. Günümüzde es-Za'feran olarak bilinen şehirde ikâmet etmektedirler.

www.drhakkiacikalin.up.to

 

DİĞER YAZILARI

-Coyotte ve Skilia -Sıkıntılı Eser- I

- Ma Alladzi Hadatha Fi Hadath 11/9  (11/09 'da Ne Oldu?)

- Coyotte ve Skilia -Sıkıntılı Eser- II

- Aslında Nükte

- Coyotte ve Skilia -Sıkıntılı Eser- III

- Coyotte ve Skilia -Sıkıntılı Eser- IV

- Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - V

- Sholastik'ten Yola Çıkarak

- Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - VI

- Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - VII

- Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - VIII

- Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - IX

- JEW

- Coyotte ve Skilia (Sıkıntılı Eser) - X

- Başyücelik Devleti'nde Sağlık

www.yeniakademya.org

www.akademya.up.to