Hacıalinin websitesi

YÜKSEK ASKERİ ŞURA KARARLARININ NİTELİĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME


Hacı Ali Özhan
* 10 temmuz 1998 tarihli Cuma dergisi ile hukuk dünyası dergisinde yayımlanmıştır. Haö.
  • YÜKSEK ASKERİ ŞURA KARARLARI
  • ASKERİ ŞURA MEVZUATI
  • MAHKEME KARARLARI
  •  

     

    Yüksek Askeri Şura kararları

    İrticai faaliyetleri nedeniyle görevden ayırma kararlan ile kamuoyunun gündemine gelen ve yoğun tanışmalara neden olan YAŞ kararlarının yargı denetiminin dışında bırakılması, hukuk devleti ilkesi ile açıkça çelişiyordu. . 16 Haziran'da yapılan YAŞ olağanüstü toplantı öncesi açıklanan (A YİM) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 'nin, bir "YAŞ karan üzerine verdiği karar, çok önemli sonuçlar doğuracak tarihi öneme sahip boyutları nedeniyle üzerinde durulmaya çalışılacaktır.

    Anayasa ve ilgili kanunlarda açıkça cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şura'nın kararlarının yargı denetimi dışında olacağı hiçbir tereddüte yer bırakmayacak açıklık ve kesinlikte ifade edilmiştir. 1982 Anayasası hazırlanırken, Danışma Meclisi'nce yalnızca cumhurbaşkanının tek imzalı işlemleri yargı denetimi dışına bırakılmışken; Milli Güvenlik Konseyi 'nce Yüksek Askeri Şura kararlarının da yargı denetimi dışında kalacağı eklemesi yapılmış ve gerekçesinde de aynen, "YAŞ' ın, TSK Merinde görevli personelin terfi ve emeklilikleriyle ilgili kararların özellikle ve önemi dikkate alınarak bunların idari vargı denetimi dışında kalması... sağlamak amacıyla madde metni yeniden düzenlenmiştir" denilerek zayıf bir şekilde izaha çalışılmıştır.

    Devlet Başkanı olan cumhurbaşkanının tek imzalı işlemlerinin tartışmasız kesinliğini sağlamak için getirilen ve anlaşılabilir bir gerekçeye dayanmasına karşın; vatana ihanet suçlaması altında cumhurbaşkanının dahi yargılanması, bizzat anayasamızda düzenlenmiştir.

    Devlet Başkanı olan cumhurbaşkanının tek imzalı işlemlerinin tartışmasız kesinliğini sağlamak için getirilen ve anlaşılabilir bir gerekçeye dayanmasına karşın; vatana ihanet suçlaması altında cumhurbaşkanının dahi yargılanması, bizzat anayasamızda düzenlenmiştir. Yine, cumhurbaşkanının da imzasını taşıyan 3 imzalı işlemlerde, ilgili bakan ve başbakanın sorumluluk taşıması ve işlemlerinin yargı denetimine açık olması, "çok özel" bir denetim dışı alan bırakılmasını açıkça göstermekledir. Keza, Yüksek Askeri Şura' nın başkanı olan başbakanın: başbakanlık gibi çok önemli yürütme organı faaliyetleri yargı denetimine açık olacak, Bakanlar Kurulu' nun bütün kararlan denetime tabi olacak, ama yalnızca YAŞ kararlarının yargı denetimi dışında olacağı acık çelişki oluşturmaktadır.

    Bakanların, başbakanın denetimi yapılabilirken, başbakana bağlı olan ve yürütme organı içinde bulunan Genelkurmay Başkanlığı, kuvvet komutanlıkları ve orgeneralliklerden oluşan bir kurulun kararlarının yargı denetimi dışında kalması, ancak olağanüstu gerekçe ile izah edilebilir.

    Öte yandan. 1972 yılında çıkarılan Askeri Şura' nın kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunda. YAŞ' ın görevleri; askeri stratejik ana fikrin tesbiti konusunda görüş bildirmek, TSK' nın hedefleri hakkında görüş bildirmek, TSK' i ilgili kanunlar hakkında görüş bildirmek, vb. nitelik ve türünde görevlerdir. Açıkça anlaşılacağı üzere,' soyut ve üst düzeyde tamamen teknik içerikli bu görevler, yalnızca görüş açıklama, danışma işlevi ile sınırlıdır. Yine kanunda Genelkurmay Başkanı'na sunulan konularda görüş bildirmek ve diğer kanunlarda verilen görevleri yapmak olarak tanımlanan görevleri varsa da, kanun koyucu dönemin ve şartların gerektirdiği özellikleri düşünerek böyle bir düzenleme yapmıştır. Diğer görevlerden anlaşılması gereken hiç kuşkusuz, sayılan üst düzey, soyut nitelik, düzey ve ağırlığında olan konulardır. Genelkurmay Başkanı'na verilen bu takdir hakkı, bu özenle kullanılmalıdır. Kuşkusuz takdir hakkı, keyfilik hakkı olarak anlaşılıp, kötüye kullanımı düşünülemez.

    Bir subay ve astsubayın görevine nasıl son verileceği, kanunlarda sayılmış ve kuvvet komutanının yetkisine verilmiş iken; yukarıda sayılan YAŞ'in görevleri, düzey ve niteliğinde olmayan bir konuda, adeta yargı denetimine gidilebilmesini önlemek amaçlı, bir subay veya astsubayın görevden ayrılmasına karar verilmesi amalı Genelkurmay Başkanı'nca YAŞ'ın günde mine getirilmesi hukuken izahında zorluk çekilecektir.

    Bu yıl da yasalarda bile karşılığı olmayan "irtica" suclamasıyla birçok subayın orduyla ilişiği sorgusuz sualsiz kesildi.

    En yetkili bir görev verilmiş bir kurulun, başbakanın önüne TSK'nın en alt birimlerinde görev alan bir subayın, astsubayın özel sorununun taşınması yerinde midir?

    Kaldı ki, ayırma dosyalan hakkında yapılan gizli soruşturmada edinilen bilgilerin ne kadarın doğru olduğu, gerçeği yansıttığı ayn bir tartışma konusudur. Nitekim AYÎM' e intikal eden karara bağlanan davada, malulen emekliliğe ruhi hastalığı nedeniyle hak kazanmış bir astsubayın disiplinsizlik \e ahlaki nedenlerle YAŞ karan ile görevden ayrılması karan verilebilmesi, soruşturma dosyalarının geçeği ne kadar yansıttığı konusunda fikir vermeye yeterlidir.

    Soruşturmanın gizliliği nedeniyle, gizli bilgi ve belgelere dayalı kararlarda ilgililerin savunmalarının alınmamış olması, disiplin hukukunu yok saymak anlamına gelmez mi? Kaldı ki; TSK'i mensubu, her vatandaşımız gibi bölücü, irticai veya diktatörlük rejimlerini savunan siyasi görüşleri benimsemesi pekala mümkün olabilir. Bu görüşlerini görevi ile kanştırmıyorsa. suç olarak faaliyeti yoksa, liyakat ölçüsüne göre görevini hakkıyla yapıyorsa, yalnızca sırf bu görüşleri taşıyor olmasından dolayı görevine son verilmesi, anayasanın 'görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir aynm gözetilemez' ilkesi ile kanun önünde eşitlik ve düşünce özgürlüğü hükümleri karşısında nasıl izah edilebilir? Son yıllarda, irticai düşünceye mensup personelin işlerine son verilmesi dikkat çekmektedir. 1992 yılında 8, 1994'te 7, 1995'ıe 60. 1996'da 98, 1997'de 238 subay ve astsubayın görevlerine YAŞ karan ile son verilmiştir. 16 Haziran YAŞ olağanüstü toplantısında 162 subay ve astsubayın görevine son verilmiştir.

    AYİM tarafından Ocak 1998 tarihinde verilen kanımca çok isabetli yerinde verilen karar ile artık YAŞ kararlan yargı denetimine açılmıştır. AYİM'in gerekçesine bakıldığında; daha önceki yıllarda YAŞ kararlarının yargı denetimine kapalı olması nedeniyle davanın esasına girmenin reddine karar verirken, bu görüsünü değiştirmiş, karamı adının YAŞ karan olmasının yetmeyeceği, içerik olarak YAŞ'in görev alanına giren bir konuda verilip verilmediği konusunu incelemeye almıştır Burada olarak inceleneceği, ayrıca görevden ayırma işleminin sırf yargı denetiminden kaçınmak amaçlı olup olmadığı yönünden inceleneceğini, YAŞ kararlarının incelenmesinin de hukuka uygunluk denetimi zorunluluğunun fiilen gerekli olduğu gerekçelerine dayanılmıştır.

    Anayasa Mahkemesi kararında, TBMM'nin kararlarına karsı iptal davası açılamaz olmasına karşın, bir kararın yalnızca adının TBMM karan olarak tanımlanmasının yeterli olmadığı, kararın önemi, anlam, e'Jd ve sonucu itibari ile içtüzük hükmü niteliğinde olması halinde iptal davası açılabileceğine karar vermiş, bu yorumla da birçok karan iptal etmiştir. Yerleşik içtihadı olan bu yorumla, 53. hükümetin güven oylamasının iptaline karar vermiştir.

    Keza, Danıştay kararlarında, cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlem olan rektör seçimlerinde davanın esastan incelenmesine geçilerek, aday gösterme işlemlerindeki hukuka aykırılık halinin, cumhurbaşkanının atama işleminin dayanaksız kalacağı nedenle geçersiz konuma düşurmüştür.

    Bir subay ve astsubayın görevine nasıl son verileceği, kanunlarda sayılmış ve kuvvet komutanının yetkisine verilmiş iken; yakanda sayılan YAŞ'ın görevleri, düzey ve niteliğinde olmayan bir konuda, adeta yargı denetimine gidilebilmesini önlemek amaçlı, bir subay veya astsubayın görevden ayrılmasına karar verilmesi amaçlı Genelkurmay Başkanı'nca YAŞ'ın gündemine getirilmesi hukuken İzahında zorluk çekilecektir.

    AYÎM'in öze ilişkin ve yerindelik anlamında çok isabetli olan bu orijinal karamda; konunun YAŞ'ın görevine girebilecek nitelikte bir konu hakkında karar verilip verilmediğini, hazırlanmış dosyalardaki, hataların önkoşul ne olursa olsun hiçbir halde yargı konusu yapılamayacağına ilişkin şekilci anlayış ve red kararından vazgeçilmiştir. Bu kararla beraber AYIM; YAŞ kararlarının, anayasa ve kanunun özü, hederi, hukuken genel ilkeleri ve hakkaniyet, vicdan ve fiili zorunluluk gereği yargı denetimine tabi tutulacağı ve yapılacak inceleme sonucuna göre de esastan karar verileceği içtihadının yolunu açmıştır.

    Basına 10 Haziran tarihinde yansıyan haberlere göre, 22.11.1998 tarihli AYTM kararında olduğu gibi. YAŞ karannın 'hükümsüzlüğüne ve yok hükmünde olduğunun tesbitine' kararı verilerek YAŞ kararlarına yargı yolu açılmıştır. Bu davada haksızlık öyle ki, başsavcı ile düşüncesinde Şura'ya sevk edilmesinin hukuka uygun olmadığı, ne var ki bu hukuka aykırılığın işlemi yok hükmünde kılacak nitelikte bulunmadığı görüşü savunulmuştur. AYİM'in bu karan, ilk ve son derece mahkemesi nedeniyle, karan kesin olup, diğer davalara da örnek teşkil etmekledir. YAŞ karan ile 16 Haziran'da ilişiği kesilen subay ve astsubaylar, süresi içerisinde dava açtıklarında, davalarının esastan inceleneceğini, usulden reddedilmeyeceği nedenle, yargıya başvurabilirler.

    Hacı Ali Özhan

    10 temmuz 1998 tarihli Cuma dergisi ile hukuk dünyası dergisinde yayımlanmıştır.