HacıAlinin websitesi

MADDE 312

-MADDENİN AMACI
-MADDENİN KAPSAMI
-MADDENİN SONUÇLARI
-DEĞİŞİKLİK TEKLİFLERİ
-DEGERLENDİRME
Madde 312
Hacı Ali Özhan

*Bu inceleme yazısı Çağdaş hukuk Dergisinde ve Akit gazetesinde 3 gün Süreyle dizi yazı olarak yayımlanmıştır

Bu makalede, son yıllarda üzerinde çok tartışılan hatta gündemden hiç düşmeyen Ceza Kanununun 312.maddesi üzerinde durmak istiyorum. 312 üzerine herkes bir şeyler söylemesine karşın, maddenin gerçeği hakkında ciddi derecede bilgi eksikliği içinde tartışma yapılmaktadır. Hukukçu kökenli olmayan basın mensuplarının, siyasetçilerin görüşleri, değerlendirmeleri eksik olabilir ancak ne yazık ki hukukçu siyaset adamlarımızda 312 hakkında eksik bilgiye dayalı açıklamalar yapmaktadırlar. Öyle ki kimisi 'devletin güvencesi» olarak dahi niteleyebilmektedir.

Aslında sorun, 312 nedir ve nasıl olmalıdır tartışmasından ziyade 312 .mahkumu olan siyaset adamlarının kişiliği nedeniyle, hukuk dışı dar siyasi hesaplarla Önyargılı olarak yapılmasından çıkmaktadır. Hatta 312.maddenin kaldırılmasını veya değiştirilmesini isteyenlerin bir kısmı dahi, 312 mağduru lan siyasetçilere yakınlığı, sempatisi nedeniyle istemektedir.

Konu siyasi alanda çarpıtılarak siyaset malzemesi yapılsa da, hukuki bir konudur. Bu nedenle 312 madde üzerine bir değerlendirme yapabilmek için maddenin hukuki tanımlaması, kapsamı, amacı ve sonuçları üzerinde hukuksal bilgiler vermek istiyorum. -Amacım, 312 üzerine görüş ileri sürecekler için, maddenin iyi tanıtılabilmesi ve madde gerçeğinin bilinmesi ile doğru değerlendirme yapılabilmesini kolaylaştırmaktır.

MADDENİN AMACI :

Madde Ceza kanununun Kamu düzeni aleyhine işlenen suçlar kısmında düzenlenmiştir. Yani amacı kısaca kamu düzenini sağlamaktır, burada 311 ve 312 maddeler yer almaktadır.

311.madde;-'bir suç işlenmesini tahrik' fiilini cezalandırmaktadır.

312.maddenin 1. fıkrası ; bir suçu öven' 'bir sucu iyi gördüğünü söyleyen' 'halkı kanuna itaatsizliğe tahrik' fiilini suç olarak cezalandırmaktadır.

312.maddenin 2. fıkrası: 'halkı düşmanlığa tahrik' fiilini cezalandırmaktadır .(Bölge, din, sınıf, ırk. mezhep farklılığı gözeterek yapılması)

Yukarıdaki suçlar ceza hukukunda 'tehlike suçu' olarak tanımlanan suç gruplarıdır. Yani, tahrik fiili sonucu bir suçun .işlenmesi veya bir karışıklığın, olayın olması aranılmaksızın suç oluşmaktadır. Fiilin yalnızca tahrik eder nitelikte yapılmış olması yeterli görülmektedir. Yargıtay içtihatlarında ve mahkeme uygulamalarında 311. madde 'açık tahrik' olarak, 312. maddede 'kapalı tahrik' olarak nitelenmiştir.

MADDENİN KAPSAMI :

312.madde asliye ceza mahkemesinde görülen "bir suç iken, 1981 yılında yani 12 eylül askeri yönetimince 312. maddenin 2. fıkrası DGM'lerin görev alanına sokulmuştur. Ağır cezalı suçlar arasında ve DGM'lerin kuruluş amacıylada ilgili olmamasına karşın asliye cezalık bir suç, DGM'lerce yargılanmaktadır.

Yapılan değişiklikle madde l ve 2. fıkraya ayrılmıştır. Ayrıcada 2. fıkranın içinde bulunan »tehlikeli tarzda» unsuru, suçun unsuru olmaktan çıkarılmıştır. Keza tehlikeli tarzda tahrikin yapılması halinde »suçun 1/3 oranında1 artırılacağı şekle getirilmiştir.

Madde mevcut haliyle, halkın bir kesimini bir başka halk kesimine tahrik edilmesini suç saymasına karşın mahkemelerce ve Yargıtayca bu unsur aranmamaktadır. Öyle ki, genellikle halkın yöneticilere, devlete kamu görevlilerine karşı eleştirileri dahi bu kapsamda değerlendirilmektedir. (Örnek Hasan Celal Güzel l.DGM 97/47 Esas)

Yine maddedeki 'açıkça' unsuru mahkeme ve Yargıtayca »aleniyet1 olarak yorumlanmaktadır. Bu suçun aleni olmadan işlenmesi zaten mümkün değildir, bu suçun işlenmesi için aleni olarak işlenmesi, yani iki kişiden fazla kişinin duyması veya kamuya açık bir ortamda söylenmesi mutlak gereklidir. Madde metnindeki »açıkça» unsuru, tahrik fiilinin niteliğiyle ilgili olup, tahrikin yapıldığının açıkça anlaşılmasını içermektedir. Uygulamada ne yazık ki fiilin tahrik olup olmadığı tartışmaları, tereddütleri varken tahrik olduğu objektif olarak anlaşılamıyorken dahi tahrik var denilerek cezalandırma yapılmaktadır.

Ayrıca kanun açıkça farklılık gösterilen konuları belirtmesine karşın uygulamada bu unsuru da önem verilmemektedir. Şöyle ki, din farklılığı, mezhep farklılığı gözetmek ancak iki farklı din veya mezhep arasında düşmanlığa tahriki gerektirir, ırk, sınıf, bölge farklılığı da iki farklı ırk, sınıf, bölge arasındaki düşmanlığa tahriki gerektirir. Dolayısıyla aynı din mensupları arasında aynı bölge arasında, aynı ırk arasındaki düşmanlığa tahrik 312 kapsamına girmemektedir. Ancak bu esaslı ayrım ve suçun unsuru mahkeme ve Yargıtayca kanunun amacı uyarınca dikkate alınmamaktadır.

MADDENİN SONUÇLARI :

312. maddeden mahkum olanlar, hapis cezalarını çektikten sonra kanuni neticeleri itibariyle ek mağduriyetler yaratmaktadır. Bir dernek üyesi olamamakta, üyesi iseler ayrılmak zorunda kalmaktadır. Nitekim sn. Akın Birdal bu nedenle İHD genel başkanlığından ayrılmak zorunda kalmıştır. Yine Murat Bozlak HADEP genel "başkanlığını bırakmış, sn. Hasan Celal Güzel istifa etmemiş olsaydı YDP genel başkanlığını bırakmak zorunda kalacaktı. Siyasi parti üyesi, yöneticisi olmaya engel kabul edilen 312/2 madde mahkumları ayrıca milletvekili adayı da olamamaktadır. Tine belediye başkanı veya meclis üyesi adayı da olamamakta, olmuşlarsa da görevlerinden ayırılmaktadırlar.(Örnek sn. R. Tayyip Erdoğan, sn. Şükrü Karatepe.)

312 madde 2. fıkra mağdurları, örgütlenme haklarını kullanamamakta , seçilme haklarını yitirmektedirler. 3 yıl sonra 'memnu, hakların iadesi kararı. alamamışlarsa bu yasaklar bütün zamanları kapsar şekilde yaşam boyu sürmektedir.

DEĞİŞİKLİK TEKLİFLERİ :

312/2 fıkra üzerinde bir değişiklik yapılması görüşü genel kabul görmüş sayılabilir. Ancak madde içeriğine ve uygulamasına gösterilen toplumsal tepkiye karşılık, değişiklik yapmak zorunluluğu nedeniyle siyasi partilerimiz göstermelik değişiklik yaparak görev savmak amacındadırlar.

Maddenin anlaşılır olması, suçun belirginleşmesi nedeniyle iyi tanımlanması ihtiyacı belirtilmekte olmasına karşın, getirilen değişiklik tekliflerinde de aynı soyut, belirsiz tanımlamalarla 312.madde var olmaya devam etmektedir. Diğer yandan 'kamu düzenini bozma ihtimali' veya 'tahrikin tehlikeli tarzda' yapılması unsuru eklenmektedir. Bu değişiklikler dahi soyut, tartışmalı tanımlamalar olup, yakınma konusu mağduriyetleri gidermekten uzaktır.

Bakanlar Kurulunun Meclise sevk ettiği Ceza Kanununu tasarısında; insanları birbirine karşı tahrik' etmek, 'alenen tahriki etmek unsurları eklenerek mevcut 312/2 fıkrasından geride daha geniş uygulama imkanı verecek şekilde düzenlenmiştir. Kamu düzenini bozma ihtimali, unsurunu getirerek göstermelik değişiklik yapıldı denilmesini sağlamak için maddeye hiçbir yeni iyileştirici değişiklik getirmemektedir.

DEGERLENDİRME :

312/2 fıkranın uygulamadan kaynaklanan sorunları vardır. Ancak asıl sorun bizzat maddenin kendisidir, bu maddeye göre Türkiye de yaşayan hemen hemen herkesin mahkum olması mümkündür» Bu maddeyle ilgili olarak vatandaşların görüşleri tartışmaları adliyeye intikal ettiğinde vatandaşların çoğunluğu gerçekte mahkum olabilir. Kürtlerin türkler hakkında söyledikleri, türklerin ermeniler hakkında söyledikleri, müslümanların Hıristiyanlar hakkında söyledikleri, mezheplerin diğer mezhep için yaptıkları yorumlar keza bölgeler anlamında yapılan yorumların gerçeği mahkemelere intikal ettiğinde normal görülebilecek ağır eleştiri ve olumsuz görüşler 312/2 maddeden dolayı mahkum olabileceklerdir.

312/2 maddeden mahkum olanların (ki son 5 yıl içinde 1000 kişiden fazladır) konuşmaları incelendiğinde, halkın büyük çoğunluğunun mahkum olan konuşmaların %90 nı için suç olmamalıdır, diyeceğini iddia ediyorum. Ayrıca mahkum olan kişilerin bu konuşmaları başkaları tarafından da her zaman söylenmesine karşın, basında her gün yer almasına karşın adliyeye intikal eden kişiler yargılanıp cezalandırılmaktadır.

Yapılacak değişiklik sorunu çözmekten uzaktır. Gerçekte 312/2 üzerinde nasıl bir değişiklik yapılması konusu ciddi tartışmalara muhtaç olduğu kadar, düşünce özgürlüğü konusunda nasıl düşünüldüğüyle de doğrudan ilgilidir. Kanımca 312 maddenin 1.fıkrası ve 2. fıkrası düşünce özgürlüğü hakkını aşırı derecede ihlal etmektedir. Pir suç işlenmesine tahrik fiili 311. maddede cezalandırılmaktadır. 312/2 fıkrada ise, düşmanlığa tahrik fiili cezalandırılmaktadır. Düşmanlık kavramı olumsuz bir kavram olmakla beraber insanlar birbirine düşman olabilir, birbirini düşmanlığa da tahrik edebilir, Etmelidir. Çünkü olumsuz görüşler, karşıt düşünceler, birbirinin aleyhine düşüncelerde özünde 'düşmanlık' kayrağını taşımaktadır. Nitekim mahkemeler de Yargıtay da ağır eleştiri ve sert yorumları düşmanlık olarak değerlendirmektedir. Sonuçta düşmanlık derecesinde de olsa düşünce açıklaması suç olmamalıdır. Bu nedenle düşmanlığa tahrikte doğal kabul edilmelidir. Ancak bir suç islenmesine tahrik fiili zaten 311. maddede cezalandırılmıştır. .Bu ayırım genellikle karıştırılmaktadır. Ayrıca tartışma konusu olmamakla beraber 312/1. fıkradaki, bir suçu övme, iyi gördüğünü söyleme ve kanunlara itaatsizliğe tahrik fiilide normal hak olarak görülmeli ve cezalandırılmamalıdır. Nitekim Avrupa ülkelerinde 'sivil itaatsizlik' olarak kabul edilmektedir.

312/2 fıkra, düşmanlık düzeyindeki düşüncelerin açıklanmasını yasakladığı için Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 10. madde-sinede aykırıdır, AİH. Mahkemesinin birçok kararında ; toplunu sarsıcı, şoke eden beğenilmeyen rahatsız eden karşıt görüşlerin demokratik toplum için açıklanmasının zorunluluğu dile getirilmiştir, Keza siyasi kişilerin daha fazla .eleştiri özgürlüğü olduğu, kamu görevlilerinin eleştirilere karşı daha fazla tahammül etmesi gerektiği belirtilmiştir. Sözleşme ve Mahkeme uygulamaların da 312/2 fıkranın sözleşmeye aykırı olduğu ve Türkiye nin mahkum edileceği açıkça gözükmektedir,

Çok karıştırıldığı için tekraren belirtmek isterim ki, bir suç tahriki 311. maddede cezalandırılmıştır. 312/2 fıkrada bir suç tahriki değil düşmanlığa tahrik cezalandırılmaktadır. Şişmanlığa tahrikte bir suç yoktur, yalnızca olumsuz ve sert eleştiri vardır.

Ayrıca bir suç içlendiğinde, düşmanlığa tahrik eden işlenen suçun bir anlamda suça iştirak eden olarak cezalandırılmaktadır. Yani suça azmettiren, iştirak eden, suç işlenmesini kolaylaştıran kişi zaten TCK m. 64 ve 65. maddelere göre cezalandırılmaktadır .Buna da kimsenin itirazı olamaz. Ancak ortada hiçbir suç işlenmemesine karşı yalnızca düşmanlık düzeyindeki görüşlerini açıkladığı için cezalandırılma, çağdaş özgür toplum için gerekli değildir. Aksine toplumsal huzuru bozucu etki yapması yanında demokratik çoğulcu yapıyı sınırlayarak demokrasiye zarar vermektedir. Bir suç işlenmemişse ve bir suçun işlenmesine tahrik yoksa, düşmanlık düzeyindeki fikirlerin açıklanması serbest olmalıdır.» Asıl sorun bu olduğu için 312/2 maddenin tümden kaldırılması gereklidir, Madde tümden kaldırılmadan bu yakınma ve mağduriyetler bitmeyecektir. Güya değişiklik yapıldı gibi gösterilerek toplum oyalanmaktadır, değişiklik sorunu çözmeyecek yalnızca iki yıl süreyle erteleyecektir. Ayrıca maddede hiçbir değişiklik yapılmasa dahi, demekler Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu (m. 11 ), Milletvekili Seçime kanunu (m. 11) Mahalli idareler kanunu (m, 9) hükümlerinde ki Örgütlenme ve seçilme yasakları(312'/2 fıkrayla ilgi) mutlaka kaldırılmalıdır. Hapis cezasını çekmiş bir mahkumun dernek üyesi olamaması, siyasi parti üyesi olamaması, milletvekili veya belediye başkanı seçilememesi hiçbir gerekçeyle savunulamaz. Bütün zamanlara özgü yaşam boyu bu yasaklamanın hiçbir toplumsal faydası ve gerekliliği yoktur.

312 madde hakkında görüş ve değerlendirmede bulunacak kişilere 312. maddeyle ilgili hukuki bilgi ve yorumlarımı değerlendirilmek üzere sunarım.

Hacı Ali Özhan

Not: Bu inceleme yazısı Çağdaş hukuk Dergisinde ve Akit gazetesinde 3 gün Süreyle dizi yazı olarak yayımlanmıştır.

....................................................................................................................main page / ana sayfa

hacialiozhan@mynet.com....................................................... hacialiozhan2000@yahoo.com