HacıAlinin websitesi

AİHM NİN TBKP KARARININ DEGERLENDİRİLMESİ

Hacı Ali Özhan

 

*Savcılık iddianamesi

................parti tüzüğünün 2 maddesi ve programın giriş kısmı

................programın kürt sorunu kısmı

................programın 6 ve 8 sayfaları

*Anayasa Mahkemesi kararı

*Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı

...............hükümetin cevabı

...............komisyonun kararı

...............Divanın kararı

...............Haşim Kılıç ın yorumu

*Degerlendirme

*Sonuç

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

ANKARA

Hacı Ali Özhan

*Çağdaş Hukuk dergisi 1998 Bahar sayısında yayımlanmıştır.

Konu...........: Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) davası üzerine, Avrupa İnsan Hakları Divanının (AİHD) verdiği karara göre, Siyasi Partiler kanununun 9 maddesi ile başta 96/3 maddesi olmak üzere, “”dördüncü kısım yasakları”” hakkındaki hukuki durumun ve görüşlerimin SPK nunda değişiklik çalışmaları nedeniyle sunulması hk.

A) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin hükümlerinin yorumunda, son sözü söylemeye yetkili organ olan AIHD' ın sözleşmenin örgütlenme özgürlüğü ve istisnalarına ilişkin 11. ve 17, maddeleri hakkındaki, TBKP' si davasında yaptığı yorum ve verdiği kararın; SPK' nında yapılan değişiklik tartışmaları yönünden hukuki durumun tesbiti nedeniyle özetle ver vermek istiyorum.

1) - Sosyal sınıflar üzerinde egemenliği savunmak, amaçlamak,

- Kullanılması ve kurulması yasak adla siyası parti kurmak,

- Ülke ve milletiyle bölünmez bütünlüğü bozmak,

- Kapatılan bir partinin devamı olduğunu beyan etmek,

iddiası ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Anayasa Mahkemesi'nde kapatılması davası açılmıştır.

SAVCILĞIN İDDİANAMESİNDEN:

2) Başsavcılıkça yukarıdaki iddialarda bulunmaya gerekçe edilen Parti tüzük ve programının ilgili kısımlarım konunun daha iyi anlaşılması açısından zorunluluk nedeniyle aynen veriyorum.

Parti tüzüğünün 2. maddesi, aynen;

"............Türkiye Birleşik Komünist Partisi yaratıcı, marksist teori temelinde politikasını çizer, bunu Türkiye veya Dünya kültürünün çağdaş düşünce, bilimin demokratik, insancıl değerleriyle zenginleştirerek sürekli geliştirmeyi görev bilir. Partinin düşünce ve çalışma amacı yaratıcı marksızm, diyalektik yöntemdir.

Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin amacı demokrasiyi kazanma, geliştirme, ulusal baskı ve eşitsizliğe son verme ve demokrasinin güçlendirilmesi yoluyla kapitalizmi aşarak sosyal adaletin ve sosyal barışın sağlanması, sosyalizmin kurulmasıdır. TBKP'sı barışı ve demokrasiyi sürekli güçlendirme yoluyla çoğunluğa dayalı devrimci bir süreçle köklü dönüşümleri gerçekleştirerek barışçıl yoldan sosyalizme geçmeyi öngörür.........."

Parti programının giriş bölümünde, aynen:

"...TBKP, Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) birleşmesiyle oluşan işçi sınıfının...türk ve kurt marksistlerinın sınıf esasına dayalı marksist partisidir.

...TBKP hızla değişen dünyamızda tarihsel görevini, marksizmin rolünün azaldığı değil, tersine artması gerektiği temel görüşüne dayandırır.

...TBKP komünist ve marksist hareketin işçi sınıfı mücadelelerinin dünya ölçüsündeki kazanımlarına, devrimci teori ve pratiğine yaslanır, bu tarihten beslenir..."

Programın 'kurt sorununun adil, demokratik, barışçı çözümü için' başlıklı bölümde (sayfa 4,5) aynen:

"...Ulusal kurtuluş savaşı birlikte yürütüldüğü halde kürtlerin ulusal varlığı ve meşru hakları Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana mkar edilmiştir. Gelişen kurt ulusal bilincine, egemen güçler yasaklarla, baskı ve terörle yanıt vermişlerdir. Irkçı, şoven, militarist politikalar kurt sorununu keskinleştirmektedir. Bu aynı .amanda Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünde büyük bir engel oluşturmakta ve uluslararası emperyalist ve militarist odakların, ortadoğudaki gerginlikleri artırma halkları birbirine düşman etme, Türkiye'yi askeri maceralara sürükleme planlarına hizmet etmektedir........

Kürt sorunu, kurt halkının varlığının ulusal kimliğinin ve haklarının tanınmamasından kaynaklanan politik bir sorundur. O nedenle bu sorun baskı ve terörle, askeri yöntemlerle çözülemez. Şiddet her halkın doğal ve devredilemez hakkı olan kendi geleceğini tayın hakkını, birlik değil aykırılık biçiminde tek yönlü kullanılmasına yol açar. Sorunun çözümü politiktir. Kürt halkı üzerindeki ulusal baskı ve eşitsizliğin ortadan kalkması için kurt ve türklerin birliğine ihtiyaç vardır...

Kürt sorununun çözümü kürtlerin özgür iradesini temel almalı, türk ve kurt uluslarının ortak çıkarlarına dayanmalı, Türkiye'nin demokratikleşmesine ve ortadoğuda barışa hizmet etmelidir. Kürt dili ve kültürü üzerindeki yasaklar kalkmalı, sorun özgürce tartışılabilmelidir. Anayasada kürtlerin varlığı tanınmalıdır................"

Programın 6 inci sayfasında aynen:

"Kültürel yenilenme, Türk ve kurt ulusal kültürel değerleri, Anadolu uygarlıklarının mirası, islam kültürünün insancıl öğeleri, halkımızın çağdaşlaşma mücadelesinde yarattığı tüm değerlerin evrensel, çağdaş, kültür ile karşılıklı etkileşimi ile gerçekleşecektir.........."

Programın 8 inci sayfasında aynen:

"TBKP'nın temel amacı sosyalizmdir. Sosyalizm, İşçi ve öteki emekçilerin, aydınların, genel olarak toplumun iktidara ve mülkiyete yabancılaşmasına ve bu yolla insanın insan tarafından sömürülmesine son verildiği, halkın kendisinin ve ülkesinin geleceği konusunda özgürce karar verebildiği ve emeğinin karşılığını alabildiği kendini çok yönlü geliştirebildiği düzendir.

Kapitalizmden sosyalizme geçiş için, sosyalist devrimin başarılması zorunludur: Bir dizi ara aşamadan oluşan sosyalist devrim süreciyle, kapitalizmden sosyalizme geçilmesi ancak işçi sınıfının ve geniş halk yığınlarının özgür isteği, bilinçli kararlı ve örgütlü gücüyle gerçekleşebilir. Devrime demokratik ve barışçı yolla yani geniş demokratik bağlaşıklık ilişkileriyle çoğunluğun kazanılması ile politik demokrasi zemininde köklü dönüşümler için mücadele yoluyla yaklaşılacaktır. Bu günden yaratılacak katılımcı özyönetimsel her oluşum sosyalizme yakınlaşmaya hizmet edecektir.

İşçi sınıfının öncülüğünde tüm emekçilerin tüm çalışanların iktidarı ile kurulacak olan sosyalizm, işçi ve emekçilerin eseri olacaktır.

Sosyalizmde insan her şeyin merkezinde olacaktır. Sosyalizmin gelişme sürecinin ilen evrelerinde sınıf farklarının doğal gelişme sonucu kalkacağı komünist toplumda üretilen toplumsal zenginlikten maddi ve kültürel birikimden "herkesin ihtiyacına göre payını alabileceği" özgür insanların özgür dünyasını yaratmanın koşulları oluşmaya başlayacaktır. TBKP'nin nihai amacı insanın insanca yaşayabileceği özgürlük dünyasıdır."

3) Anayasa Mahkemesince;

- Partinin çoğulcu katılımcı, çok partili ve halk oyuna dayanan demokratik siyasi kurumları benimsediği anlaşıldığından, Program ve tüzüğün; sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliği ve herhangi bir diktatörlüğün savunulmadığı ve amaçlanmadığı anlaşıldığından bu yöndeki iddianın Reddine,

- İki partinin birleşmesi ile yetinilmeyip marksist hareketin farklı örgütlenmelerine, siyasal kültürüne, partilerine ve bunların kültürel mirasına salip çıkılması kapatılan siyasi partinin devamı olmak değil marksist örgütlenmenin birikim ve deneyiminden yararlanıp yeni bir parti oluşturmak amacı anlaşıldığından bu yöndeki iddianın reddine,

- SPK' nun 96/3'nin açık kuralına aykırı olarak 'komünist' kelimesine yer verdiğinden TBKP'nin kapatılmasına,

- Kürt halkının kendi geleceğini belirleme iradesi ile Kürt ulusu ayırımı yapıldığı, ırk ve dil ayırımına dayanan azınlıkların varlığının ileri sürüldüğü, azınlık yaratılarak millet bütünlüğünün bozulması ve ulusu bölmek amaçlandığı için kapatılmasına karar verilmiştir. (16.07.1991 tarih 90/1-1 kararı)

4) TBKP' nin kapatılması kararından sonra parti kurucu ve yöneticileri Nihat SARGIN ve Nabi YAĞCI (Haydar KUTLU) tarafından, AİHS' nın 6/2, 9, 10, 11, 14, 18 ve l nolu protokolün l. ve 3. maddelerine aykırılık nedeniyle AİHK' na bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

a-Hükümetçe verilen cevapta ; "AİHS' nin 11. maddesinin siyasi partilere uygulanamayacağı, tüzük ve programının anayasaya açıkça aykırı olduğunu bu nedenle AİHS' nin 17. maddesindeki istisnaya gireceğini, komünist adını alarak kaçınılmaz olarak yıkıcı, totaliter ve kamu düzenini bozucu, tehdit edici olduğunu, Türk ve Kürt ayırımı yaparak, Kürtlerin ulusal kimliğinden bahsederek, Anayasada Kürtlerin tanınmasını isteyerek, Kürtleri ulus olarak tanımlayarak, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkı talep ederek toprak ve ulus bütünlüğünü bozduğu, devletin anayasal temellerini sarsmaya yöneldiği," nedenleri ile AİHS' den faydalanamayacakları savunulmuştur.

b- Komisyon: Başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar vererek, Divana sunduğu raporunda, politik partilerin 11. maddenin uygulama alanına giren en önemli örgütlenme biçimleri olduğunu ve 11. maddenin ihlal edildiğini bildirmiştir.

Ayrıca 17. maddenin uygulamasına yer yoktur diyerek, komisyonun 17. maddeyi uyguladığı birkaç durumdan farklılık olduğunu 17. maddenin uygulandığı ve hükümetin dayanak yaptığı Almanya Komünist Partisi davası gibi durumlarda, davacının şiddet propagandası veya nefreti körükleme amacı vardır. TKP programı ise aksine bu partinin demokratik olmadığına dair hiçbir şey barındırmamaktadır görüşünü belirtmiştir

c- Divan' ın Kararı:

Divan, Politik partilerin sözleşme sistemindeki önemi karşısında 11. maddenin uygulama alanına girdikleri konusunda hiçbir kuşku yoktur diyerek 11. maddenin politik partiler karşısında 'dar' yorumlanmasını belirtmektedir. Yine Divan, Hükümetlerin gerekli tedbirleri seçmekte ilke olarak takdir yetkileri olmakta beraber bu tedbirlerin sözleşme yükümlülükleri ile bağdaşır olmasını, davanın bütünü ışığında siyasi parti kapatılması davalarında alınan tedbirlerin takip edilen meşru amaç ile orantılı olup olmadığını, hükümetlerce ileri sürülen gerekçeleri uygun ve yeterli olup olmadıkları yönünden değerlendirilmesi gerekeceğini belirtmiştir.

3 Ocak 1998 tarihli 133/1996/752/951 numaralı TBKP Divan Kararının Av. Boran Çiçekli tarafından yapılan çevirisinin yayımlandığı Çağdaş Hukuk dergisinin 60 sayısında yayımlanan "ü. Somut olaya uygulama" başlıklı kısmını aynen aktarıyorum. (Sayfa 76-83);

51. Divan TBKP' nin faaliyetine başlayama-dan kapatıldığını ve bu tedbirin, Anayasa Mahkemesi kararında çıktığı gibi, partinin gerçek hedeflerini ve yöneticilerinin gerçek niyetlerini yansıtmadığını gösteren hiçbir şey olmayan, sadece tüzüğü ve programı temelinde alındığını belirtir.

54 - Divanın görüşüne göre tek başına bir partinin kendisine verdiği ad, ilke olarak, kapatılma gibi radikal bir tedbiri haklı göstermez

Bu bakımdan Divan, Anayasa Mahkemesı' nin, TBKP' nin adına rağmen, bir sınıfın diğerleri üzerinde egemenlik kurmasını hedeflemediği, aksine demokrasinin politik çoğulculuk, genel oy ve politik yaşama katılımı içeren gereklerine saygı gösterdiği şeklindeki tesbitine çok ağırlık vermektedir. Yine TBKP'nin "komünist" adını seçerek, Türk Toplumu veya devleti için gerçek bir tehlike oluşturan bir politikayı benimsemiş olduğunu gösteren somut kanıtların yokluğundan Divan sadece ismin partinin kapatılması için yeterli bir sebep olduğunu kabul edemez.

55. Anayasa Mahkemesi'nin TBKP'nin bölücülüğü ve türk ulusunun bölünmesini teşvik etmeyi hedeflediği şeklindeki ikinci kapatma gerekçesine gelince Divan TBKP programı Kürt halkı', ulusu' veya vatandaşlarından bahsediyor ise de, Kürtleri 'azınlık' olarak nitelendirmediğini ve onlar için varlıklarının tanınması dışında özel bir muamele veya özel haklar Türkiye'nin geri kalan halkından ayrılmalarını talep etmediğini tesbit eder. Aksine TBKP programında "TBKP kürt sorununun barışçı, demokratik ve adil bir çözümü için türk ve kürt halklarının Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içinde eşit haklar temelinde ve ortak çıkarlar temelinde demokratik yeniden yapılanması amacısıyla, gönüllü bir arada yaşamaları için çalışacaktır" denilmektedir.

Kendi kaderini tayin hakkı konusunda ise, TBKP programı, "sorunun çözümünün politik "Kürt ulusu üzerindeki baskının ve ayrımcılığın "sona ermesi için Türklerin ve Kürtlerin birleşmesi gerektiğini belirterek" şiddete başvurulması sebebi ile, 'ortaklaşa değil, tek taraflı ve ayrıca kullanılmasını' kınamakla yetinmektedir. Aynı proğrama göre Kürt, sorunu ancak ilgili taraflar düşüncelerim özgürce ifade edebilirlerse sorunları çözmek içir her türlü şiddete başvurmayı reddetmekte anlaşırlarsa ve öz ulusal kimlikleriyle politik hayata katılabilirlerse çözüm bulabilir.

57. Divanın görüşüne göre, demokrasinin temel özelliklerinden birisi bir ülkenin karşılaştığı sorunları şiddete başvurmaksızın diyalog'la çözme olanağını vermesinde yatar.

Demokrasi ifade özgürlüğü ile beslenir. Bu ilişki altında, bir politik oluşum, sadece bir devletin bir kısım halkının kaderini aleni "olarak tartışmak' istemesi ve demokratik kurallara saygı içinde, tüm ilgilileri tatmin edecek çözümler bulma amacıyla politik yaşama katılmak istemesi nedeni ile endişe duymamalıdır.

58 - Ancak bir politik partinin proğramını alenen açıkladıklarından farklı hedef ve niyetleri saklaması olasılığı dışlanamaz. Bundan emin olmak için, bu programın içeriği ile sahibinin eylemleri ve tutumlarını karşılaştırmak gerekir. Bu olayda TBKP'nin programının herhangi bir somut eylemi tarafından yalanlanması olanağı yoktur, zira kurulur kurulmaz kapatılmış ve proğramını uygulama zamanı bile bulamamıştır.

Böylece sadece ifade özgürlüğünün kullanılmasından kaynaklanan bir davranış cezalandırılmış bulunmaktadır.

59. Divan incelemesine sunulan olayı çevreleyen koşulları, özelliklede terörizme karşı mücadelenin güçlüklerini de dikkate almaya hazırdır. Ancak bu somut olayda TBKP'nin faaliyetinin yokluğunda, terörizmin Türkiye'ye çıkarttığı sorunlarda TBKP'nin h e r h an g i bir sorumluluğunun olduğu sonucuna varma olanağı verecek kanıtlar görmemektedir.

6 0 - TBKP'nin tüzüğü ve proğramı TBKP'nin sözleşmeden, sözleşmenin tanıdığı hak ve özgürlükleri tahrip etmeyi hedefleyen bır faaliyete girişmek Veya bir eylem yapmak için yararlanacağı sonucuna varmaya hiçbir şekilde izin vermediğinden, 17. maddenin uygulanmasına da yer yoktur.

61. Tüm bunlar karşısında, ilk eylemlerinden bile önce verilen ve yöneticileri için diğer tüm politik sorumlulukları ifa etme yasağı sonucunu doğuran TBKP'nin derhal ve nihai olarak kapatılması gibi radikal bir, tedbir, hedeflenen amaca göre orantısızdır ve demokratik bir toplumda gerekli değildir. Sonuç olarak bu tedbir sözleşmenin 11. maddesıni ihlal etmiştir...

d- Refah Partisi'nin kapatılması davasında Anayasa Mahkemesi üyesi Haşim Kılıç tarafından yazılan muhalefet şerhinde TBKP davası hakkında Divan kararı özetle aktarılmistir (Resmi Gazete 22.02.1998). Sayın üyece yapılan özet aynen aşağıya alınmıştır:

"Divan, TBKP'nin komünist adını taşımasına rağmen, sınıf taahkümünü amaçlamadığını, aksine siyasal çoğulculuk ve genel seçimde dahil olmak üzere demokrasinin bütün gereklerini benimsediğini, bununda onu 1956'da kapatılan Alman Komünist Partisi'nden ayırdığını, komünist adının kullanılmasının Türk toplumu ve devleti üzerinde gerçek bir tehlike yarattığını gösteren SOMUT bir delil ortaya konulmadığını ve TBKP'nin sırf bu adı taşımasından dolayı kapatılmasının örgütlenme özgürlüğünün (AİHS'nın 11. maddesinin) ihlali anlamına geleceğini belirtmiş; TBKP'nin tüzük ve programında Türk-Kürt ayrımı yapılmasını bile, bu konuda şiddete başvurulmasının benimsemediği, bir 'siyasal gurubun' sırf bir kısım halkın durumunu kamuoyu önünde tartışmak ve herkesi tatmin edecek bir çözümün bulunması amacıyla siyasal hayata katılmak istediği için engellenmesinin haklı görülemeyceği gerekçesiyle sözleşmenin 11. maddesinin ikinci fıkrası ile 17. maddesinde yer alan sınırlama sebepleri arasında değerlendirmemiştir.

Şonuç olarak, TBKP'nin terörle bir ilgisinin bulunduğu ve AHİS'de yer alan hak ve özgürlükleri tahribe yönelik bir faaliyet içinde olduğu somut delillere dayanarak ispatlanmadan kapatılmasının ve liderlerinin siyasi faaliyetten yasaklanmasının AIHS'nin meşru gördüğü kısıtlama amacıyla ORANTILI bulunmadığı ve demokratik bir toplum içinde gerekli olmadığı gerekçesiyle AIHS'nin örgütlenme özgürlüğü ile ilgili 11. maddesinin ihlali olarak değerlendirildiği açıklandığı anlaşılmaktadır..."

e- TBKP liderlerinin Türkiye'ye dönmeleri üzerine tutuklanmaları üzerine AİHK'na yapılan başvuru kabul edilmiş ve AİHD'ca verilen kararda (Seri A 319-A); "...uzun bir aradan sonra TBKP'ni kurmak amacıyla 16 Kasım 1987'de Türkiye'ye döndüklerinde uçaktan iner inmez yakalanarak TBKP'yi kurma girişimlerine karşı cezai takibata uğrayacaklarını bilmemelerinin mümkün olmadığını dikkate almıştır, (par. 32) Bu nedenle DGM'nin tahliye taleplerini red ederken temel gerekçe olan kaçma tehlikesi söz konusu değildi..." demiştir.

DEGERLENDİRME :

B- TBKP'nin Anayasa Mahkemesi ve AIHD'ındaki dava özetlerinden açıkça görüleceği üzere, SPK'nun bazı maddelerinde değişiklik yapmak zorunluluğu açıkça gözükmektedir.

Bu zorunluluk, AIHS'nin imzalanmasının gereği olduğu gibi iç hukuk kurallarının Sözleşme hükümlerine uygunluğu yanında sözleşme hükümlerinin yorumunda son sözün Divan'a ait olmasınında gereğidir.

Keza, Anayasa Mahkemesi de bir çok kararında (Dipnot (1)) 1964,1968, 1990, yıllarında verdiği ve yerleşik içtihatlarında aynen; "...Kanunlarımızın, Anayasanın açık hükümlerinden önce hukukun, bilinen ve bütün uygar memleketlerde kabul edilen prensiplerine uygun olması şarttır." diyerek hukukun genel ilkelerinin önceliğini açıkça belirterek anayasanında üstünde tutarak belirtmiştir.

Kaldı ki, Divan kararlarının uygulanıp uygulanmadığı Avrupa Birliği Bakanlar Komitesince sürekli takip edilmekte, karar gereğinin her boyutu ile 'hükümet taahhüdü' yerine getirilmediğinde Avrupa Birliği temel sözleşmesince çok çeşitli müeyyidelere maruz bırakılmaktadır.

1) Divan karan gereği SPK'nun 96/3. maddesinde değişiklik yapılması gereği, tartışmasız mutlak görülmektedir. 96/3. maddesi aynen;

"Komünist, anarşist, faşist, teokratik, nasyonal sosyalist, din, dil, ırk, mezhep ve bölge adlarıyla veya aynı anlama gelen adlarla da siyasi partiler kurulamaz veya parti adında bu kelimeler kullanılamaz" denilmektedir.

Divan kararına göre, sözleşmenin 11. madde yorumuna göre bir siyasi partinin sırf adından dolayı örgütlenme özgürlüğünün engelleneceği, hiçbir siyasal faaliyetine izin verilmeden kurulur kurulmaz sırf adından

dolayı kapatılmasının kısıtlama amacıyla orantılı olmadığı ve demokrasilerde gerekli olmadığı görüşü açıklanmıştır.

Divan'ın bu yorumuna göre SPK'nun 96. maddesinin 3. fıkrası bütünüyle sözleşmenin 11. maddesine aykırı olduğundan kaldırılması gerekmekte ve zorunludur.

En azından Divan'ın açık yorumuna göre 3. fıkradan "komünist" kelimesinin çıkarılması zorunludur.

Nitekim Dışişleri Bakanlığı'nın Temmuz 1997 tarihinde yayımladığı (Divan kararından önce) İnsan Haklan Raporu'nda; "Hükümetin TBMM'ne Sunabileceği Tasarılar' başlıklı bölümde aynen, (Açık Sayfa, Sayı: 7) "Siyasi Partiler Kanunu'nda değişiklik, "Komünist" gibi sözcükler yüzünden parti kapatılmasının önlenmesi" denmiştir.

Bakanlığın önerisi de gayet açık olduğu gibi, hukuken değişiklik yapılması zorunluluğu bulunmasının yanında kamuoyunda da bu yönde bir eğilim olduğu hatta 'Demokrasilerde siyasi partiler kapatılmamalı' görüşünün bile

önemli derecede benimsendiği görülmektedir.

2) Divan kararına göre, SPK' nun 9. maddesinde değişiklik yapılması ihtiyacı gözükmektedir. Bilindiği üzere, 1995 Anayasa değişikliğinden önce Anayasanın 69/5. fıkrasındaki anlatım aynen alınarak ve ekleme yapılarak SPK 9. madde düzenlenmiştir.

Kanun koyucunun amacı, bir siyasi partinin kuruluşta tüzük ve programının yasa ve anayasaya aykırı olması halinde hemen kapatılması değil, 30 günlük süre verilerek eksikliklerin giderilmesi imkanı verilmesi giderilmediğinde kapatılma davası açılmasıdır. Ne yazık ki, Anayasa Mahkemesince böyle yorumlanmamış, kuruluşta bir kısım basit bilgi ve belgelerin eksikliği halinde 30 günlük bir süre verileceği, SPK'nun 4. kısım yasaklarına aykırılık halinde bir siyasi parti kuruluşta da olsa doğrudan kapatılma davası açılacağı yorumu yapmıştır. (SPK'nu 100, 101 nedeniyle)

Bir siyasi partinin tüzük ve programının kanunlara aykırılığı tartışmalı konularda, kurulduğu günlerde kapatılma davası ile yüz yüze kalması hem de 30 günlük bir süreyi çok görerek vermemek kanımca yerinde olmadığı gibi kanuna da uygun değildir. Nitekim Anayasa Mahkemesi'nın yanlış yorumu sonucu birçok fikir partisi, programının kanuna aykırılığı nedeniyle kuruluşunda kapatılma davası ile karşılaşmıştır. Başta TBKP olmak üzere, ÖZDEP, STP, EP, DDP, Huzur Partisi ve davası reddedilen DBH ve halen davası devam eden DKP davası tüzük ve programlarındaki aykırılık nedeniyle davalara maruz kalmışlardır.

Bu partiler bir yığın emek ve masrafla kuruldukları gibi, dava açılır açılmaz bütün yöneticileri ile istifa ederek başka isimle parti kurmuşlar ve davayı pratik olarak anlamsız duruma düşürmüşlerdir. Yine davası reddedilen DBH'i davasından alınacak çok ders vardır kanısındayım.

Yukarıdaki görüşlerimi tekraren belirttikten sonra, Divan kararında belirtilen "58... zira kurulur kurulmaz kapatılmış ve programını uygulama zamanı bile bulamamıştır. Böylece sadece ifade özgürlüğünün kullanılmasından kaynaklanan bir davranış cezalandırılmış olmaktadır" yorumu açıkça hangi düşünceyi savunursa savunsun bir siyası partinin kuruluşunda kapatılamayacağı sonucu çıkarmaktadır. Divan kararı bütünlüğü içerisinde bu sonucu belirgin derecede vurgulamıştır.

Dolayısı ile SPK'nun 9. maddesine tüzük ve programın yasa ve anayasaya 4. kısım yasaklarıda dahil aykırılıklarda da kapatma davası açılmadan usûlü imkanların verilerek aykırılıkların giderilmesi yöntemlerinin verilmesi Divan kararının ortaya çıkardığı hukuki bir zorunluluktur.

3) TBKP hakkındaki Divan kararı, yukarıdaki alıntılardan açıkça görüleceği üzere faaliyetleri ile şiddete bulaşmamış her türlü düşüncenin yanlızca ifade edilmesi kaydıyla mutlak anlamda her düşüncenin tüzük ve proğramında bulunabileceğini sırf düşüncenin kapatılma nedeni olmayacağını yorumlamıştır.

Bir partinin kuruluşunda kapatılma ile karşılaşmasını demokratik bulmamasıda bu görüşünden kaynaklanmaktadır. Nitekim, 'kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını savunmanın, bir kısım halkın kaderini

tartışmaya açarak çözüm arayışında bulunmanın endişe edilmemesi gerektiğini, ifade özgürlüğünün gereği olduğu gibi yasaklama amaci ile orantısız olması ve demokratik bir toplum için gerekli görmemesi şeklindeki ifadede bunu anlatmaktadır.

Divan kararının bütününden çıkarılan sonuca göre, SPK'ndaki 4. kısımda belirtilen 79.-97. inci maddeler arasındaki bütün maddelerdeki düşünceyi yasaklayan ifadeler 'amaçlayamaz', 'savunmaz', 'ileri süremez' ifadelerin 'sırf düşünce' olması kaydı ile yasaklamaktan çıkarılması zorunluluğu vardır. Şoke eden görüşlere hoşgörü de bunu gerektirir (Divanın 1979, 1976,1995 kararı).

1995 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile yasaklayıcı maddelerin azaltılması yönünde değişiklik yapılması 'uyum' nedeniyle zorunludur. Bu nedenle yabancılardan maddi yardım alınması, - tüzük ve programın Anayasanın 68/4 hükümlerine uygun olmaması, - parti faaliyetlerinin 68/4 hükümlerine aykırılığın odağı olduğunun tesbiti, -kapatılan partinin devamı olmanın dışında kalan ve SPK'nunda bulunan parti kapatılmasına neden olan hükümlerin 5 tamamının kaldırılması uyum için zorunludur.

SONUÇ;

C - Yukarıda izah edildiği üzere TBKP Davası üzerine AİHD'nca verilen karara uyulması ile, SPK ve Anayasa'da değişiklik yapılması hukuki zorunluluktur. Bu nedenle genel olarak görüşlerimizi saklı tutarak,

1 - SPK'nın 96/3 maddesindeki "Komünist" kelimesinin çıkarılması,

2 - SPK'nın 9. maddesinde uyarı usulü için 4. kısım yasaklarının da, dahil edilmesi kuruluşta uyarısız dava açılmaması,

3 - SPK'nın daki yasaklayıcı hükümlerin 1995 Anayasa Değişikliği ile TBKP kararı üzerine AİHD' nca verilene kararın göz önüne alınarak uyumlu hale getirilmesi,

hukuki bir zorunluluk olup, maddeler hakkındaki özet görüşlerimi, SPK nunda değişiklik tartışmalarının yapıldığı gündeminizde,dikkate alınabileceği ümidi ile hoşgörünüze sığınarak saygılarımla sunarım.27/4/1998

Hacı Ali Özhan

hacialiozhan@mynet.com

..............................................................................................main page / ana sayfa

Not: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığımız başvuru inceleme aşamasında olup halen devam etmektedir. Bu dilekçe makale olarak *Çağdaş Hukuk dergisi 1998 Bahar sayısında yayımlanmış ve TBMM Başkanlığına sunulmuştur. HAÖ.